Hûd aleyhisselam, bir defasında, kavminin toplu bulunduğu bir sırada yanlarına gitmiş ve onları imana davet etmişti. Kavmin reisi olan Halcan da, Hz. Hûd'a karşı demişti ki: "Sen bize galip geleceğini mi zannediyorsun? Bir gün ve bir gece içinde bizim bin çocuğumuz oluyor." Onun bu sözü gayret-i ilâhiyeye dokunup, Allahü teâlâ o günden sonra, onlara evlat vermedi. Çocukları olmadı. Ne yaptılarsa, bir çaresini bulamadılar. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Bu hâllerin, Hz. Hûd'un sözlerine itiraz etmeleri sebebiyle başlarına geldiğini tahmin edip, durumu Halcan'a bildirdiler. O ise, ihtimalden ziyade, apaçık bir hakikat olan bu durumu hemen kapatmak istedi. Kuru kuruya bir inat ile, ne pahasına olursa olsun inanmamak, kabul etmemek istiyordu. Halcan yanına gelenlere dedi ki: "Hayır, durum sizin bildiğiniz gibi değildir. Ben rüyada bir şey gördüm. Eğer onu yaparsanız çocuklarınız olur." Sonra da şöyle devam etti: "Putlarınızı çıkartıp, onları vesile ederek çocuk isteyeceksiniz. Hem ihtiyaçlarınız giderilecek, hem de Hûd'a karşı böylece zafer kazanmış olacaksınız." Halcan'ın, samimî olmayan bu uydurma sözlerini dinleyen Âdlılar, yine de onun söylediği şekilde davrandılar, buna rağmen çocukları olmadı. Hz. Hûd da bir taraftan onlara diyordu ki: "Ey kavmim! Sizi yaratan, her nimeti veren Allahü teâlâdan korkun! Ona itaat edin ki, isteğinizi kabul etsin. Size çocuk versin. Mülkünüze mülk, kuvvetinize kuvvet katsın. Ben sizi, Allahü teâlâya iman ve yalnız Ona ibadet etmeye davet ediyorum. Eğer icabet eder, davetimi kabul ederseniz, nimete kavuşursunuz. Şayet icabet etmezseniz, Allahü teâlâ size azap eder." O sırada iman etmiş olanlardan biri gelip, Adlılara dedi ki: "Peygamberimize hakaret hususunda çok ileri gidiyorsunuz. Onun haber verdiği azaptan korkunuz." Âdlılar onun mümin olduğunu bilmiyorlardı. "Sen bizim aleyhimizde bir şey söylemeye cesaret edersin ha!" diyerek ona ve tekrar Hz. Hûd'a dil uzattılar. Sataşıp, terslediler. Hz. Hûd o kimseye teşekkür etti. Onu övdü ve buyurdu ki: "Sen kavmine nasihatte bulundun. Allahü teâlâ dilediğini dalalette bırakır." Âd kavmi, kendilerini perişan eden kuraklığa dört yıl müddetle tahammül ettiler. Nihayet dayanamayacak hâle gelince, melikleri olan Halcan'ın yanına geldiler. İleri gelenleri vasıtasıyla, Halcan'a dediler ki: "Artık daha fazla dayanamıyoruz. Hûd'un (aleyhisselam) söylediklerinin, haber verdiklerinin doğru olmasından korkuyoruz. Yani ona iman etmekten başka çaremiz kalmadığını hissediyoruz."