İki zıt şey birlikte sevilmez

A -
A +

Müslüman, Allah dostlarını sever, Allah düşmanlarını sevmez. Gayr-i müslimler Peygamber efendimize inanmadıkları için, cenâb-ı Hakk'ın düşmanı hükmündedirler. Mü'min, cenâb-ı Hakkın düşmanlarını elbette sevmez. Mü'minin kâfiri sevmesi üç türlü olur: Birincisi, onun küfrünü beğenir. Bunun için sever. Bu muhabbet yasaktır. Çünkü, onun dîninden râzı olmuştur. Küfrü beğenen kâfir olur. Böyle muhabbet, îmânı giderir. İkincisi, herkesle iyi geçinmek için, kalben sevmeyip ona dost görünmektir. Bu muhabbet yasak değildir. Üçüncüsü, ikisinin ortasıdır. Onları yaptıkları faydalı şeyler sebebiyle sever. Onlara kalbi meyil eder. Dîninin bâtıl olduğunu bilerek, akrabâlık, iş arkadaşlığı sebebi ile dostluk kurar. Bu muhabbet küfre sebep olmaz ise de, câiz değildir. Çünkü bu muhabbet, zamanla dînini beğenmeğe sebep olur. Âyet-i kerîmede, bu muhabbet yasak edilmektedir. Kısacası bunlarla ihtiyaç olduğunda, zaruret miktarı görüşmelidir. Arkadaşlık, dostluk kurmamalıdır. Zaten, sevenin, sevgilinin sevdiklerini sevmesi ve sevmediklerini sevmemesi lâzımdır. Bu sevgi ve düşmanlık, insanın elinde değildir. Sevginin îcâbıdır. Bu kendiliğinden hâsıl olur. Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki, "Kâfirleri sevmek, Allahü teâlâyı sevmemektir. İki zıd şey, birlikte sevilemez." İki düşman, birlikte sevilemez. Bir kimse, seviyorum dese, fakat onun düşmanlarından uzak olmazsa, bu sözüne inanılmaz. Halîfe hazret-i Ömer'e, "Hıristiyan bir genç var. Hâfızası çok kuvvetli, yazısı da çok düzgün, bunu kendine kâtip yaparsan çok iyi olur" dediler. Kabûl etmedi: "Mü'min olmayan birini dost edemem, dedi ve bu âyet-i kerîmeyi okudu." Ebû Mûsel Eş'arî, halîfe Ömer'e dedi ki: "Yanımda Nasrânî [Hıristiyan] bir kâtibim var. Çok işe yarıyor." Hazret-i Ömer, "Niçin, bir Müslüman kâtip kullanmıyorsun? Mâide sûresindeki, "Ey mü'minler! Yahûdî ve Hıristiyanları sevmeyiniz!" âyetini işitmedin mi?" dedi. "Dîni onun, kâtipliği benim." cevabını verince, "Allahü teâlânın hakîr ettiğine ikrâm etme! O'nun zelîl ettiğini azîz eyleme! Allah'ın uzaklaştırdığına yaklaşma!" dedi. "Fakat ben Basra'yı onun yardımı ile idâre edebiliyorum." deyince, "Hıristiyan ölürse ne yapacaksan, şimdi onu yap! Hemen onu değiştir!." buyurdu. Âl-i İmrân sûresinde meâlen, "Kâfirleri sevenleri, Allahü teâlâ, azâbı ile korkutuyor." buyuruldu. Bu büyük tehdît, onları sevmenin tehlikesini gösteriyor

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.