Yahûdî ve Hıristiyan din adamları, yeryüzünü düz ve hareketsiz, güneşin bunun etrâfında döndüğünü, göklerin yer üzerine çadır gibi kapatılmış olduğunu, Allahü teâlânın, insan gibi, kürsîde oturup, işleri yürüttüğünü sanmışlar, tecrübe ile bulunan fen bilgileri, bu inanışlarına uymadığından, fen adamlarına dinsiz demişlerdir. Fen adamları, bu haksız hüküm karşısında, Yahûdîliğe ve Hıristiyanlığa saldırmıştır. Meselâ, din düşmanlığı ile tanınan William Draper "İlim ile dînin çatışması" adlı kitabında, "Kâinâttan ayrı, kâinâta hâkim, dilediğini yapabilen bir insan yoktur" diyor ki, bu sözü, Allahü teâlâyı bir insan sanıp bunu inkâr etmekte olduğunu göstermektedir. Bir yerinde de, "Kâinâtta herşeye hâkim bir kuvvet varsa da, bu papazların inandığı ilâh değildir" diyerek, Allahü teâlânın, fizik, kimyâ kuvvetlerinin en büyüğü olacağını zan ettiğini göstermektedir. Görülüyor ki, fen adamları arasında dinsiz olanlar, ya papazların ve câhil halkın yanlış anladıkları şeylere haklı olarak saldırmış, yâhud zamanlarının fen bilgileri arasına sıkışıp kalmış olan kafaları ile düşündüklerini, hayâlî inanışlarını inkâr etmişlerdir. Eğer, islâm âlimlerinin, Kur'ân-ı kerîmden çıkardıkları fenne bağlı bilgileri, bunların inceliğini, doğruluğunu okuyup anlasalardı, hepsi hakîkati görüp, seve seve müslümân olurdu. Neml sûresindeki, meâl-i şerîfi, "Dağları, yerinde duruyor görüyorsun, hâlbuki bunlar bulut gibi hareket etmektedir" olan seksensekizinci âyet-i kerîmesini Kâdî Beydâvî tefsîr ederken, "Yerinde duruyor gördüğün dağlar, bulut gibi, boşlukta hızlı gitmektedir. Büyük cisimler, bir cihete doğru hızlı gidince, üstündekiler, bunun hareket ettiğini duymaz" buyurmaktadır. Fahreddîn-i Râzî, Enbiyâ sûresi, otuzüçüncü âyetinin tefsîrinde, ayın, güneşin, yıldızların mihverleri ve yörüngeleri etrâfında döndüklerini, Dahhâk ve Kelbî'nin söylediğini yazmaktadır. Fahreddîn-i Râzî, Bekara sûresi, yirmidokuzuncu âyetini tefsîr ederken diyor ki: (Hidâye) fizik kitabının ve (Îsâgucî) mantık kitabının yazarı olan Esîrüddîn-i Ebherî, Batlemyus'un (Mecistî) adındaki astronomi kitabını okuturdu. Bunu okutmasını hoş görmeyen biri, müslümân çocuklarına böyle ne okutuyorsun diye sorunca, meâl-i şerîfi, "Yerleri, gökleri, yıldızları, bitkileri ne güzel yarattığımızı görmüyorlar mı?" olan Kaf sûresinin altıncı âyetini tefsîr ediyorum diyerek, cevâb vermiştir. Fen ilmi ile dinin çatışmadığını göstermiştir. İmâm-ı Râzî, Ebherînin bu cevâbının doğru olduğunu, tefsîrinde yazmakta ve Allahü teâlânın mahlûklarını inceleyen fen adamları, Onun büyüklüğünü, iyi anlar demektedir.