İlk kurban nerede nasıl başladı?

A -
A +

Hacılar bugün Arafat'ta... (Suudlar, her sene olduğu gibi bu sene de gününden önce çıkarttılar) Yarın tavaf yapılıp, kurbanlar kesilecek. Bütün dünyada da, bayramın birinci günü kesilecek... Bu vesile ile bu hafta, İslamiyette kurban ibadeti ne zaman nasıl başladı, bunun üzerinde durmak istiyorum... İsmâil aleyhisselâm yedi yaşında iken bir gün babası İbrâhim aleyhisselâm ibâdet ettiği mihrâbda uyuya kaldı. Rüyâsında oğlu İsmâil ile otururken, bir melek gelip; "Ben, Allahü teâlânın elçisiyim. Allahü teâlâ, bu oğlunu kurban etmeni istiyor" dedi. İbrâhim aleyhisselâm korku ile uyandı. "Rüyâ Rahmânî midir, yoksa şeytânî midir?" diye tereddüt etti. O gün hep bu rüyâyı düşündü. Onun için bugüne Terviye denildi. İkinci gece aynı rüyâyı yine gördü. Rahmânî olduğunu anladı. Bu güne Arefe denildi. Üçüncü gece yine aynı rüyâyı gördü. Artık Hak teâlânın emri olduğuna şüphesi kalmadı. Hanımı Hâcer'in yanına gelerek, "Ey Hâcer, benim gözümün nûru oğlum İsmâil'i yıka, en iyi elbisesini giydir, saçını tara, onu dostuma götüreceğim" dedi. "O emretti ise..." Sonra; oğlu hazret-i İsmâil'i yanına alarak yola çıktı. O sırada şeytân, bir fırsatını bulup, yaşlı bir adam kıyâfetinde hazret-i İbrâhim'in hanımı Hâcer'in yanına geldi. Ona; "Babası, Allahü tealanın emri ile oğlun İsmail'i kurban etmek üzere götürdü" dedi. Hazret-i Hâcer; "Allahü teâlânın emrine uymak elbette lâzımdır. O'nun emrini, cân-ü gönülden kabûl ederiz" dedi. Şeytan ondan yüz bulamayınca, yine aynı kıyâfette hazret-i İsmâil'in yanına geldi ve ona da aynı şeyleri söyledi. İsmail aleyhisselam, "O emretti ise, cân-ü gönülden râzıyım" dedi. İsmâil aleyhisselâm, ihtiyar kılığındaki şeytandan sıkılmıştı. Çünkü ihtiyar, İsmâil aleyhisselâmı, babasına dolayısıyla cenâb-ı Hakka karşı isyana teşvik ediyordu. Bunun için babasına; "Bu ihtiyâr beni rahatsız ediyor, kalbime vesvese vermek istiyor" dedi. İbrâhim aleyhisselâm, "Taş at! Yanından uzaklaşsın!" buyurdu. İsmâil aleyhisselâm taş atarak şeytanı yanından uzaklaştırdı. Bu sırada Minâ'da olduklarından hacıların şeytan taşlaması buradan kaldı. Şeytan rezîl olup geri döndü. Hazret-i İbrahim ve oğlu hazreti İsmail nihayet Buseyr Dağına vardıklarında göğün yedi katındaki melekler; "Sübhânallah! Bir peygamber, bir peygamberi boğazlamaya götürüyor" dediler. Hazret-i İbrâhim, oğluna dönüp; "Ey oğlum! Rüyâmda seni kurban etmem emredildi. Buna ne dersin?" dedi. İsmâil aleyhisselâm, "Babacığım! Hak teâlâ, beni boğazlamanı emretti mi?" diye sordu. Babasının, "Evet" demesi üzerine, Rabbinin emriyle kurban edileceğini, buna sabrederse Hak teâlânın rızâsına kavuşacağını anlayıp çok sevindi. Babası da, Onun bu sevincine sevindi: - Evlâdım! Seni boğazlayacağımı haber veriyorum, sen ise seviniyorsun! - Babacığım nasıl sevinmeyeyim. Benim tek arzum, Allahü teâlâya, O'nun rızâsı üzere kavuşmaktır. Böylece O'nun rahmet ve Cennetine de nâil olurum. Dünyanın ömrü müddetince eziyet çeksem, bu devlete kavuşmak çok zor. Şimdi ise bu devlete kolayca kavuşacağım. Babacığım, nasıl emir almışsan onu yap. Oğul fedâ eylemek senden, can fedâ eylemek de bendendir. İşini çabuk bitir. Zîrâ canım dosta kavuşmakta acele ediyor. Babacığım, Nemrûd seni ateşe atınca sabrettin ve Hak teâlâ senden râzı oldu. Ben de boğazlanmaya sabredeceğim. O zaman belki Hak teâlâ benden de râzı olur. Böylece Cennet ni'metlerine kavuşurum. Babacığım, kesilmek acısı bir anlık olup, ona sabretmek kolaydır. Benim asıl tasam, senden dolayıdır. Çünkü kendi elinle oğlunu boğazlayacaksın. Ömrün boyunca unutamadığın gibi, evlat hasreti de ölünceye kadar senden gitmez. - Babacığım, senin rızândan başka murâdım yoktur ve senin gibi babanın hakkını ödemek, saâdetimin sermâyesidir. Kaldı ki, bu işte, Allahü teâlânın rızâsı ve emri vardır. Eğer izin verirsen, size söyleyecek birkaç vasiyetim var. - Söyle, ey saâdetli oğlum. Hz. İsmail'in vasiyeti - Birincisi; bu ip ile elimi ve ayağımı kuvvetlice bağla ki, can acısı ile bir kusûr işlemeyeyim. İkincisi; mübârek eteğini topla ki, kanımdan sıçramasın. Üçüncüsü; bıçağı iyi bile ki, can vermek kolay olsun ve senin işin iyi görülsün. Dördüncüsü; bıçağı vururken yüzüme bakıp da babalık şefkatiyle emri geciktirme. Beşincisi; gömleğimi çıkarıp boğazla ki, kan bulaşmasın. Sonra o gömleği anneme götür ve benden selâm söyle. Benim kokumu bu gömlekten alsın, ağlamasın, teselli olsun. Benim için çok elem çekmesin. Ona; "Oğlun sana şefâ'atçi olarak Allahü teâlâya gitti. Kıyâmet gününde cenâb-ı Haktan senden başka bir şey istemez" de! Ümid edilir ki, Hak teâlâ benim bu isteğimi reddeylemez. Altıncı vasiyetim; her nerede benim yaşımda bir çocuk görürsen beni hatırla! (Devamı yarın)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.