Hazreti Ebû Bekir son hastalığında, kendisinin evlâdını, Hazreti Âişe-i Sıddîka'ya ısmarladı. İki oğlan iki kız vasiyet etti. Hazreti Âişe der ki, hâlbuki, bir kız kardeşim var idi. Diğer kız kardeşim hangisidir, dedim. Hanımım hâmiledir. Öyle zân ederim ki, doğuracağı kız olsa gerektir. Sonra, doğum oldu. Kız evlâdı oldu. Zeyd bin Sâbit hazretleri buyurdular ki: Bir gün Hazreti Ebû Bekir beni istemiş. Ben de huzuruna vardım. Gördüm ki, Hazreti Ömer de, Hazreti Ebû Bekir de, durumu açıklayıp, Kur'ân-ı kerimi toplamayı bana teklîf ettiler. Bu iş dağlardan ağır geldi. Bir nice gün sonra, Allahü teâlâ benim kalbime de ilhâm etti ki, hayır ve rahmet, Kur'ân-ı kerîmi cem etmekte, bir araya toplamaktadır. Ben ise Hazreti Peygamberin zaman-ı şerîflerinde vahiy kâtibi idim. Sonra Kur'ân-ı kerimi o tertîb üzere toplamaya teveccüh edip, tahtalarda ve kâğıtlarda, taşlarda ve ağaçlarda yazılanları ve Eshâb-ı kirâmın hâtırlarında mahfûz olanları toplayıp, Resûl-i ekrem hazretlerinden son zamanında dinlediğim tertîb üzere yazdım. Sûre-i Berâe'nin sonuna varınca; 127'nci âyet-i kerîmesinden sonra, sûre sonuna kadar son iki âyet hâtırlayamadım. Ba'zı kimselere sordum. Sonra Huzeyme tebni Sâbit el-Ensârî hazretler söyledi yerine yazdım. Sonra Sûre-i Ahzâba kadar yazdım. Ahzâb sûresinin 23'üncü âyetini Hazreti Resûl-i Ekremden işitmiş idim. Kaybettim. Onu taleb ettim. Yine Huzeyme-i Ensârî hazretlerinden onu da yazdım. Yerine koydum. Nihâyet Mushafı tamamladım. Halifeye götürdüm. Bütün Eshab eksiksiz olduğuna icma etti. Ona "ilk Mushaf" diye ad koydular. Hazreti Ali, Hazreti Ebû Bekir hakkında buyurdu ki: O, insanlar arasında en büyük sevâba kavuşmuştur. Kur'ân-ı kerîmi, levhâlardan toplu hâle ilk getiren Hazreti Ebû Bekir'dir. Hazreti Ebû Bekir Sıddîk'ın hilâfeti zamanında bu Mushaf, onun yanında kaldı. Hazreti Sıddîk-ı ekber, âhirete göçtükten sonra, Hazreti Ömer'in yanında durdu. Hazreti Ömer âhirete göçtükten sonra, Resûlullah Efendimizin muhterem zevceleri, Hazreti Ömer'in kızı Hafsa'nın yanında durdu. Hazreti Ebû Bekir'in hilâfet müddeti iki sene oldu. Bu süre hakkında eksik ve fazla rivâyet de vardır. Ömürleri altmış üç senedir. Hicretin onüçünde, mübârek cemâzil evvel'in yirmi ikisinde akşam ile yatsı arasında vefât ettiler.