Geçenlerde bir TV kanalında.Türkiye'deki Müslümanların durumu tartışılıyordu. Aralarında ilahiyatçıların da bulunduğu birçok konuşmacı, Müslümanların bugünkü, dağınıklığını, sıkıntılarını ve bunların sebeplerini konuşuyordu. Başka bir ifade ile suçlu aranıyordu Müslümanların bugünkü iç açıcı olmayan hallerine... Ben kendi kendime, "Suçu niçin şurada burada arıyorsunuz, dini kendi kafalarına göre yorumlayan, refomcu ilahiyatçılar değil mi?" diye söylenirken, ilahiyatçı bir Prof. söz alarak, katili bulmuş bir komiser edasıyla, kendine göre birçok safsata gerekçeleri de sıralayıp, "Bütün bu olumsuzlukların müsebbibi, ilmihal kitaplarıdır" demez mi? Yine kendi kendime, "pes doğrusu!" dedim. Hani derler ya, "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır!" aynen öyle! Çok şükür başka bir ilahiyatçı söz alarak beni biraz olsun ferahlattı. Şükürler olsun ki, az da olsa insaf ehli ilahiyatçılar da varmış, dedim. Bu ilahiyatçı Prof. dedi ki: "Biraz insaflı olalım, Allahtan korkalım, eğer bugün öyle veya böyle memleketimizde Müslümanlık varsa, bu ilmihaller sayesindedir. Bir "Mızraklı İlmihal'in yaptığı hizmeti nasıl inkar edebiliriz. Halkımızın sahip olduğu din bilgilerinin esas kaynağı, "Mızraklı İlmihal'dir. Bugün halkımız islamiyeti yaşıyorsa, bu beğenmediğiniz ilmihaller sayesindedir. Sonra din kitapları sadece ilmihallerden ibaret de değil ki. Ahlak kitapları, hikmet kitapları da var. Bunların hepsini ihtiva eden kitaplar da var. İstiyen bunları da alıp okuyabilir. Bunu engelleyen mi var?" Eski ve günümüz ilmihallerine karşı çıkan ilahiyatçı Prof. kendisinin yeni bir ilmihal kitabı yazacağını söyleyince, bir başka konuşmacı hoşuma giden, yüzde yüz gerçeği yansıtan çok güzel bir söz söyledi: "Zahmet etmeyin hocam, yazacağınız ilmihali hiç kimse okumaz. Niçin diyecek olursanız, sebebini de hemen söyleyeyim: Dini bir kitabın okunması için, yazanın, ihlaslı olması, ilmi ile amil olması, yani İslamiyeti yaşaması, takva sahibi olması lazımdır. Bugün bu vasıflarda din adamı kalmadı. Eski kitapların çok okunmasının hikmeti de burada zaten. Çünkü, onlar gerçekten takva sahibi samimi insanlardı. Söylediklerini, yazdıklarını eksiksiz olarak yaşayan kimselerdi. Sadece Allah rızası için yazıyor ve konuşuyorlardı. Bugünkü din adamları için bu söylenebilir mi?" İlmihal, özellikle Mızraklı İlmihal düşmanlığı yeni değil. Fakat son yıllara kadar, bu düşmanlığı dinsizler, ateistler yürütüyordu. Mesela, Nazım Hikmet'in Mızraklı İlmihal düşmanlığını hedef alan bir şiiri vardır. İşin düşündürücü, ürkütücü yönü, ilahiyatçıların da bu kampanyaya katılmaları. Nazım Hikmet'in düşmanlığını anlıyorum; düşüncesi gereği dini ortadan kaldırmak istiyor. Zira kendisi inançsızdı. Peki iyi de ya İlahiyatçılar ne yapmak istiyor acaba? İster istemez insanın aklına geliyor, yoksa bazı ilahiyatçıların da nihai hedefleri dini ortadan kaldırmak mıdır?!. Bu konularda kafa yoran bir yazarın şu tespiti de bu şüpheyi doğrulamaktadır: "Yeni İslâmcılık projesi, daha önce dinle ilgisi olmayan elitler, aydınlar tarafından yürütülüyordu. Bundan netice alınamayınca yeni proje yürürlüğe konuldu. Bu yeni projeye göre, "Yeni İslam" başka bir ifadeyle dinsizleştirme, İslâmcı elitler ve aydın din adamları (!) eliyle yürütülecek. İslâmı Protestanlaştırma Projesi ile de buna destek verilecek. Veya, İslamı protestanlaştırma projesine dönüştürülecek." Dış güçlerin özellikle de, İngilizlerin ve "Vatikan"ın yönlendirdiği bu projeyi önlemenin yolu, asırlardır olduğu gibi, dinimizi ilmihal, fıkıh kitaplarından öğrenmekten geçer. (Hakikat Kitabevi'nin 0212 523 45 56 yayınladığı, Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye, (2. Kısımda "Mızraklı İlmihal" olan) İslam Ahlâkı ve Faideli Bilgiler kitapları fıkıh bilgilerini, İslâm ahlâkını, hikmet ve İslâmi şuuru çok güzel bir şekilde bildirmektedir. Sinsi oyunlara gelmemek için, bunlar mutlaka dikkatlice okunmalıdır.)