Büyük velî, İmam-ı Rabbanî hazretleri, 380 sene önce bugün vefat etmiştir (1624). Cenâb-ı Hak şefaatlerine nail eylesin! Sene-i devriyesi münasebetiyle, kısaca kendilerinden bahsetmek istiyorum... İmam-ı Rabbanî hazretleri, Hindistan'da yetişen dünya çapında meşhur İslâm âlimi ve büyük bir velîdir. Âriflerin ışığı, velîlerin önderi, müslümanların baş tâcı, müceddid, müctehid ve İslâm âlimlerinin gözbebeğidir. İnsanların itikad, ibadet ve ahlâk hususunda doğruyu öğrenmelerini, öğrendikleri bu bilgiler ile amel etmelerini sağlayan, insanları, Allahü teâlânın rızasına kavuşturmak için rehberlik eden ve kendilerine, "Silsile-i aliyye" denilen İslâm âlimlerinin yirmiüçüncüsüdür. Hicrî ikinci bin yılının müceddidi, yenileyicisi olmasından dolayı "Müceddid-i elf-i sânî", tasavvufun İslâmiyetten ayrı bir şey olmadığını, İslâmiyete uygun bir şey olduğunu isbat ederek, ahkâm-ı İslâmiyye ile tasavvufu birleştirdiği için de, "Sıla" ismi verilmiştir. İslam büyükleri, "Ümmetimden Sıla isminde biri gelir. Onun şefâ'ati ile çok kimseler Cennete girer" hadis-i şerifi ile İmam-ı Rabbani hazretlerin geleceğinin haber verildiği bildirmişlerdir. Hz. Ömer'in soyundan olduğu için, "Farukî" nesebiyle anılmış, Serhend şehrinden olduğu için de, oraya nisbetle "Serhendî" nisbeti verilmiştir. İmam-ı Rabbanî hazretlerinin, daha çocukluğunda fevkalâde hâlleri görülmeye başladı. Çocuk iken, şiddetli bir hastalığa tutulmuştu. O zamanın meşhur evliyasından Şâh Kemâl Kihtelî Kâdirî'ye götürüp, duâsını istediler. Şâh Kemâl Kâdirî, İmam-ı Rabbanî'yi görünce, büyük bir hayranlıkla bakarak, babasına; "Hiç üzülmeyiniz! Bu çocuk çok yaşayacak, ilmiyle amil, büyük bir âlim ve eşsiz bir ârif olacak" demiştir. İmam-ı Rabbanî hazretleri, benzeri az yetişen, müstesna bir İslâm âlimi ve büyük bir mürşid-i kâmildir. Peygamberimizin vefatından bin sene sonra da İslâm düşmanları, dine, imana insafsızca saldırmışlardı. Allahü teâlâ, kullarına acıyarak, İmam-ı Rabbanî hazretleri gibi bir müceddid yarattı. Ona derin ilimler ihsan eyledi. Onun vasıtasıyla, din düşmanlarının korkunç saldırısını durdurdu. Hakkı bâtıldan ayırıp, bâtılı kalblerden kaldırdı. Bu yüce İmamın mektupları ve kitapları, insanları gafletten uyandırdı. Dünyaya ışık saldı. İmam-ı Rabbanî hazretlerinin, yıllarca dine yaptığı bu büyük hizmetlerini, ehl-i sünnet itikadının ve doğru din bilgilerinin yayıldığını, bid'atlerin kalktığını ve sağlam, ikna edici delillerle kendi yanlış fikirlerinin çürütüldüklerini gören itikadı bozuk bazı kimseler, her devirde olduğu gibi, ona cephe aldılar, haset ve iftira etmeye başladılar. Fakat bu mübarek zata zarar veremediler. Ömrü boyunca bunlarla mücadele edip, dini doğru olarak bütün dünyaya yaydı. Bozuk inançlardan, her tarafa yayılmış bid'atlerden dini temizledi. Berrak hâle getirdi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât kitabı çok kıymetlidir. Büyük İslâm âlimi seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri, "Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs kitaplarından sonra, İslâm kitaplarının en üstünü İmâm-ı Rabbânî'nin Mektûbâtıdır. İslâm âleminde, İmâm-ı Rabbânî'nin Mektûbâtı kadar kıymetli bir kitap daha yazılmamıştır" buyurmuştur. Mektûbât üç cild olup 526 mektubun toplanmasından meydana gelmiştir. Kelâm, fıkıh ve tasavvuf bilgilerini anlatan uçsuz bir deryâ, eşsiz bir hazînedir. Mektûbâtın birinci cildi, Hakikat Kitabevi (0212 523 45 56) tarafından "Müjdeci Mektuplar" adı ile tercüme edilmiştir. Diğer iki cildden anlaşılması kolay olan 110 mektup ise tercüme edilerek, Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye kitabının çeşitli bölümlerine serpiştirilmiştir.