İnançsızlık insanları çıldırtıyor

A -
A +

Dün, insanların dinden, maneviyattan uzaklaştıklarından, bunun için de insanlık dışı, cinayetlerin, vahşetlerin hızla yaygınlaştığından bahsetmiştim. Bazılarının aklına, bu cinayetleri işleyenlerin, günlük hayat mücadelesi ile ruh sağlıklarının bozulduğu bunun için böyle akıl dışı cinayetlere yöneldikleri, düşüncesi gelebilir. Evet, bu düşünce de doğru. Ancak yine aynı noktaya geliyoruz. Hayat mücadelesi, dine uygun yapıldığı takdirde insanların ruh sağlığı bozulmaz. Zaten, insanın ruhi yönü düşünülmeyip robot muamelesi yapıldığı için, depresyona giren, ruh dengesi bozulan hasta sayısı her geçen gün artmaktadır. Çünkü insan bir makine değildir. Makine gibi kullanılamaz. Bir makine kullanım tarifesine uygun kullanılmadığında nasıl bozuluyorsa; insan da yaratılış gayesine uygun kullanılmadığı için ruh sağlığı bozuluyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yaptığı araştırmalarda, toplumların akıl sağlığı açısından durumlarının endişe verici olduğu sonucu ortaya çıkmıştır... İNSAN ROBOT DEĞİLDİR! Ortaya çıkan bu vahim durumu değerlendiren sosyolog ve psikologlar, akıl rahatsızlıklarının artmasındaki asıl sebebin; insanların içine düştükleri manevi boşluk ve yüksek teknolojinin manevi bağları, birebir ilişkileri koparmasının, insanların mekanik alet, robot haline getirilmesinin büyük etkisinin olduğunda hemfikirler. Uzmanlar; bu tür rahatsızlıkların ülkemizde de yaygınlaştığını belirterek, bunun sebebi olarak da, toplumda meydana gelen manevi yapıya aykırı hızlı değişimleri gösteriyorlar. Ayrıca, sabır, tevekkül gibi manevi destekten mahrum kimselerin karşılaştıkları, ekonomik sıkıntıların da bu tür rahatsızlıkları iyice alevlendirdiğine işaret ediliyor... Bu gidişe dur denilmesi için, bir an önce insanların, insan oldukları ruh taşıdıkları düşünülmeli bunun için de manevi yönlerinin güçlendirilmesi yoluna gidilmelidir. WHO'nun, birkaç sene önce yaptığı "Akıl Sağlığı Araştırması"nda ortaya çıkan sonuç endişe verici. Araştırmada akıl sağlığı yerinde olmayanlarla ilgili elde edilen rakamlar şöyle: ABD: % 48, Hollanda: %40, Almanya: %38, Kanada: %37, Brezilya: %36, Türkiye: %12. Bugün daha da artmış olan bu rakamlar neredeyse gelişmiş ülke insanlarının yarısının akıl hastası olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Demek ki sadece maddi refah yetmiyor; hatta zararlı oluyor. Ruhsal problemlerin; dini ve örfi değerlerden kopmaktan, toplumun temel taşı olan ailenin çökmesinden ve teknolojik gelişmişliğin insanları yalnızlığa itmesinden ve birebir ilişkilerde kopma meydana getirmesinden kaynaklandığını belirtiyorlar. DİNSİZ HAYAT DÜŞÜNÜLEMEZ! İnsanları bu sıkıntılardan kurtarmanın tek yolu, dinlerini, maneviyatlarını kuvvetlendirmektir. Din ortadan kalkarsa, insanlar hissiz, idraksiz ve düşüncesiz bir makine, bir robot haline gelirler. Din insanlara iyi ahlâk, sevgi, kudret, cesaret, dayanma gücü, sabır, rahat ve huzur getirir. Bu özelliklere sahip kimsenin de ruh dengesi sağlam olur, sıkıntılardan etkilenmez; ömrünü huzur içinde geçirir. Din, insanlara iyiliği, dürüstlüğü, hoşgörü sâhibi olmayı, büyüklere saygı ve küçüklere karşı şefkat göstermeyi öğretir. Başına gelen olumsuzluklarda sabretmesini ve tevekkül etmesini sağlar. Din, işlerde başarı için ümit ve cesaret veren, başarısızlıklarda teselli eden, ızdırapları unutturan, insanlara yaşama gücü veren, onu yetiştiren ve olgunlaştıran, toplumları dünyada huzura, ahirette ise ebedi saadete kavuşturan bir kudret hazinesidir. Geçmişte dinin yerine çeşitli felsefi akımlar "izm"ler konulmak istendi. Hepsi geri tepti. Çünkü, beşer mahsulü felsefî ideolojilerin, ilahi dinin boşluğunu doldurması mümkün değildir. Eninde sonunda herkes dinin önemini kavrayacaktır. Bu din de tabii ki, son din İslâmiyettir. Meşhur İngiliz yazarı Bernard Shaw'ın sözü ile konuyu noktalayayım. "Hiç şüphesiz gelecekte Avrupa'nın dini İslâmdır."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.