"İnsan zayıf yaratılmıştır"

A -
A +

İnsanların çoğu, tembel olduğundan ve niyetleri kötü olduğundan özür, bahâne arıyor. Süâlden, azâbdan kurtulmak için, Cebriyyecilere yanaşıyor. Bunlar, (İnsanın hakîkatte ihtiyârı yoktur. İşi insanın yapması mecâzdır, görünüştedir) diyor. Bazan da, (İnsanın ihtiyârı azdır. Herşeyi yapan, Allahü teâlâdır) diyor. Bu söz, Cebriyye sapıklığına kayıyor. Eğer ihtiyâr, hakîkaten bulunmasaydı, Allahü teâlâ, kulların zulüm ettiğini bildirmezdi. İnsanın yaptığı işte kendi kudreti tesîr etmeyip, kudreti, yalnız işin yaratılmasına sebeb olsaydı, insanların kötü işlerine zulüm denmezdi. Hâlbuki Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmin birçok yerinde, insanların zulüm işlediğini bildiriyor. İnsanın gücü, işin yaratılmasına tesîr etmeyip, yalnız sebeb olsaydı zulüm buyurmazdı. Evet, Allahü teâlâdan gelen elemlerde, azâblarda, insanın ihtiyârı karışmıyor. Fakat, bu zulüm olmaz. Çünkü, Allahü teâlâ, kayıtsız şartsız mâlikimiz, sâhibimizdir. Mülk yalnız Onundur. Mülkünü, istediği gibi kullanır, hiç zulüm olmaz. Fakat insanların zulüm ettiklerini bildirmesi, insanda ihtiyârın bulunduğunu göstermektedir. Burada zulmün mecâz olması düşünülemez. Hakîkatler, zarûret olmadıkça mecâz yapılmaz. İnsanların irâdeleri, ihtiyârları zayıftır, azdır sözüne gelince, eğer Allahü teâlânın ihtiyârı yanında azdır denirse veya insanların ihtiyârı yalnız olarak işleri meydâna getiremez demek istenirse, doğru olur. Fakat, eğer ihtiyârları, işlerin yapılmasına tesîr etmez denirse, bu doğru değildir. Allahü teâlâ, kullarına yapabilecekleri şeyleri emir etmiştir. İnsanları zayıf yarattığı için, her emrinde kolaylık göstermişdir. Nisâ sûresi yirmiyedinci âyetinde meâlen, "Allahü teâlâ, size hafîf, kolay emretmek istedi. Çünkü, insan zayıf yaratılmıştır" buyuruldu. Allahü teâlâ, (Hakîm)dir; her şeyi yerinde, uygun olarak yapar. (Raûf)dur; acımağa lâyık olmayanlara da acıyıcıdır. (Rahîm)dir; Âhırette sevdiklerine, yani küfrân-ı nimet etmeyenlere, yani müminlere Cenneti ihsân edicidir. Kullarına, kaldırılamayacak, büyük kayayı kaldırmayı emir etmeyip, herkesin çok kolay yapacağı kıyâm, rükü', secde, ufak bir âyet okumak ile meydâna gelen namazı emretmiştir. Namaz kılmak, herkes için çok kolaydır. Ramazân-ı şerîf orucu da, pek kolaydır. Zekâtı da, çok hafîf emretmiş, malın hepsini değil, kırkta birini verin demiştir. Hepsini veya yarısını vermeği emretseydi, kullarına güç olurdu. Merhameti, pek fazla olduğundan, emri tam yapılamaz ise, daha da hafîfletmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.