İnsanın değeri

A -
A +

Bir gün, muhtaç olduğu hâlinden belli olan fakîr biri, Hz. Ali'nin huzûruna gelip oturdu. Hz. Ali kendisine, "Benden bir isteğin mi var?" diye sordu. Adam utancından, söz ile cevap veremeyip işâret ile muhtaç olduğunu bildirdi. Hz. Ali yanında bulunan, giyecek ve yiyecekleri verdi. Muhtaç kimse çok sevindi, sonra da çok güzel bir beyit okudu. Okuduğu beyitten hoşlanan Hz. Ali, çocukları için ayırdığı üç altını da verdi. Fakîr, sevincinden ne yapacağını şaşırdı. Hz. Ali, Peygamber efendimizden işittiği şu hadîs-i şerîfi ona nakletti: "Herkesin değeri, söylediği güzel sözlere, yaptığı iyi işlere göre ölçülür." * * * Harbin birinde, Hz. Ali'nin ayağına bir ok saplandı. Ok, kemiğe girdiği için çıkarılamadı. Sonra doktor çağırdılar. Doktor, "Bu oku çıkartabilirim. Fakat, çok ağrı yaptığı için tahammül edilemez. Onun için bayıltmam lâzım" dedi. Hz. Ali şöyle cevap verdi: "Bayıltmana lüzûm yok. Biraz bekleyin, namaz vakti girince namaza duracağım. O zaman ayağımdaki oku çıkartırsınız." Dediği gibi yaptılar. Namaza durunca ayağını yarıp oku çıkardılar, hiçbir şeyi hissetmedi. İşte büyüklerimiz böyle namaz kılarlardı. * * * Hz. Ali buyurdu ki: - Müslümanlar, âhirete inanıyor. Kitapsız kâfirler, inkâr ediyor. Faraza tekrar dirilmek olmasaydı, inanmayanlar bir şey kazanmaz, Müslümanlar da, zarar etmezdi. Fakat, kâfirlerin dediği olmayınca, sonsuz azâb çekeceklerdir. * * * Peygamber aleyhisselâm, bir gün kızı Hz. Fâtıma'nın evine teşrif etmişti. Hz. Ali'yi evde bulamayınca kızına sordu. Dışarı çıktığını öğrenince, Hz. Ali'yi aramaya çıktı. Yolda rastladığı Hz. Sehl'e sordu. Hz. Sehl arayıp, mescidde olduğunu haber verdi. Resûlullah Hz. Ali'nin yanına geldi. Hz. Ali, toprağın üzerine yatmış, hırkası omuzundan düşmüş, vücudu toz-toprak içinde kalmıştı. Resûl-i ekrem bir taraftan toprakları silkeliyor, bir taraftan da: "Kum, yâ Ebâ Türâb!" Ya'ni kalk, ey toprağın babası, diyordu. Fahr-i kâinat efendimiz, Hz. Ali ile birlikte evlerine gittiler... Hz. Ali kendisine, Ebû Türâb denilmesinden çok hoşlanırdı. Çünkü bu lakab, ona, Allah Resûlünün verdiği manevî bir taltif idi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.