İnsanlığın ikinci babası

A -
A +

İdris aleyhisselamın Metûşâlih isminde bir oğlu vardı. Metûşâlih, babasının bildirdiklerine tamamen uyan kâmil bir mümindi. Meysâha adlı saliha bir hanımla evlendi. Bu evlilikten Lâmek dünyaya geldi. Lâmek; doğumu, çocukluğu, yetişmesi ve gençliğinde, herkesin imrendiği bir hâle sahip ve pek güzel, güçlü, kuvvetli idi. Muhammed aleyhisselamın mübarek nuru, Âdem aleyhisselamdan beri temiz ana-babalardan geçerek ona ulaşmış, şimdi de onun yüzünde parlıyordu. Lâmek, Kaynûş isminde saliha bir hanımla evlendi. Bu evlilikten de Hz. Nuh dünyaya geldi. Hz. Nuh, çocukluğunda ve gençliğinde, zâhirde ve bâtında (görünüşte ve iç âleminde) çok güzel, pek mükemmel idi. Bütün güzel sıfatları kendinde toplamıştı. Şekl ü şemâili, yani vücut görünüşü ile huy ve yaradılış bakımından Hz. Âdem'e çok benzerdi. İdris aleyhisselam, insanlara peygamber olarak gönderilip, onlara doğru yolu gösterdikten sonra, diri olarak göğe kaldırıldı. Bundan sonra ona tâbi olup, yolunda bulunan ve Hz. Âdem ile Hz. Nuh arasında, çeşitli zamanlarda geldikleri de bildirilen Ved, Süvâ, Yegûs, Yeûk ve Nesr isimlerindeki kıymetli âlim zatlar Arap Yarımadası'nın çeşitli yerlerine dağılarak, Hz. İdris'in dinini yaymaya çalıştılar. Bu âlimler, çeşitli yerlerde dağınık vaziyette yaşayan insanların yanlarına, ayaklarına kadar giderek, onlara; doğru olan hidayet yolunu anlatıyorlardı. Bunun için bütün gayretlerini sarfediyorlar ve hiçbir fedakârlıktan kaçmıyorlardı. Bu âlimler, ahlâk ve edeplerinin fevkalâde olması, hep Allahü teâlâdan, kıyâmetten, ahiretten anlatmaları ve dinleyenleri çeken tatlı sohbetleri ile gittikleri her yerde sevilip sayıldılar. Herkes bunları pek çok sevip, anlattıklarına inanıyor, onlara tâbi oluyordu. Nihayet onlar da, birer birer vefat edip, ahirete göçtüler. Sevenleri kedere boğuldu ve kimse onları unutamadı. Kavmin içinde bulunan bazı münafıklar, doğru iman sahiplerinin, vefat eden âlimlere olan muhabbet ve bağlılıklarını istismar ettiler. Onlara yaklaşarak dediler ki: "Bizler, bu kıymetli büyüklerimizin, âlim zatların, vefatlarından bir müddet sonra unutulacağından ve nasihatlerinin tesirinin kaybolacağından ve dolayısıyla, insanların doğru yoldan ayrılacaklarından endişe ediyoruz. En iyisi, biz, bu âlimlerin bulundukları yerlere birer alamet koyup, nişan diksek, hatta, bu âlimlerimizin küçük birer resimlerini yapıp, evlerimizde bulundursak ne kadar güzel olur." Maksatları, bu hile ile insanları dinden uzaklaştırmak ve putperestliğe alıştırmaktı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.