Güzel sabır, musibet sahibinin başkasından ayırd edilmemesidir. Kalbin acıması, gözlerden yaşların akması, musibet sahibini, sabredenler zümresinden çıkarmaz; zira bu durum ölüm için hazırlanan herkeste görülür. Bu ise, insan olmanın gereğidir. Hiçbir insan ölüme kadar bundan ayrılamaz. Peygamber efendimizin oğlu İbrahim öldüğü zaman Hz. Peygamber'in gözleri yaşardı. Bu manzara karşısında Hz. Peygambere denildi ki: "Sen bizi böyle yapmaktan nehyetmemiş miydin?" Hz. Peygamber, "Bu merhamettir. Allahü teâlâ kullarından merhametli olanlara rahmet eder" buyurdu, İbn Ebî Nuceyh halifelerden birine şöyle bir taziyenâme yazdı: "Allah'ın kendisinden aldığı şeyin hakkını en iyi bilen, Allah'ın kendisi için geride bıraktığı şeydeki hakkını tâzim eden kimsedir. Bil ki senden önce giden ancak, senindir. Senden sonra kalansa senin değildir. Bil ki musibetlerinden dolayı sabredenlerin ecri, âfiyetle yedikleri nimetten daha büyüktür!" Hâl böyle iken insan ne zaman istemediği bir durumu, Allah'ın kendisine verdiği nimet hakkında düşünmek sûretiyle sevap ile değiştirirse, sabredenlerin derecesine varır. Evet, hastalığın, fakirliğin ve diğer musibetlerin gizlenmesi, sabrın kemâlindendir. Şöyle denilmiştir: 'Musibetleri, hastalıkları ve sadakayı gizlemek, sevabın hazinelerindendir' Bütün bunlardan sonra artık anlaşılmıştır ki sabrın farziyeti, bütün durum ve fiillerde umumîdir; zira bütün şehvetlerden alıkonulmuş ve tek başına bir köşeye çekilmiş bir kimse de uzlete çekilmek ve zâhirde tek başına kalmak hususunda sabretmekten kurtulmuş değildir. Yalnız kalan da şeytanın vesveselerine sabretmekten kurtulmuş değildir. Kalbe gelen fısıltılar dinmez. Hâtıratın, düşüncelerin en fazlası, elde edilemeyecek bir geçmişin veya mukadder olabilecek kadarını elde etmesi gereken bir gelecek hakkında olur. Bu iki durum da zamanı zayi etmekten başka birşey değildir. Kulun aleti kalbi, sermayesi de ömrüdür. Bu bakımdan ne zaman ki kalp, bir tek nefeste Allah'ın marifetini elde ettiren o marifetten dolayı Allah'ın muhabbetini celbettiren bir fikirden gafil olursa zarardadır. > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr