İmâm-ı Muhammed Gazâlî, İmâm-ı Ahmed Rabbânî ve daha birçok islâm büyükleri, eski Yunan felsefesini inceleyip, didik didik etmiş ve o felsefecilerin ne kadar cahil, ahmak ve kâfir olduklarını bildirmişlerdir. Müslümanların, böyle kâfirleri beğenmemelerini, onlara aldanmamalarını, birçok kitaplarında yazmışlardır. O hâlde kâfirlerin, (İslâm âlimleri, tasavvuf adamları, eski Yunan filozoflarının, Batlemyus mektebinin tesîri altında kalmış) demeleri tamamen yanlıştır. İslâm âlimlerini, onların talebesi ve taklitçisi şekline sokarak, bunları küçültmek için yapılan, iftirâlardır. Hâlbuki islâm âlimleri, eski Yunan ve Roma felsefelerini çürüterek, yere sermiş, onların hukûk, ahlâk ve tıb üzerindeki sözlerinden doğru olanların, eski Peygamberlerin "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" kitablarından çalma olduklarını bildirmişlerdir. Sofiyye-i aliyyenin, tasavvufa âit sözleri, cahillerin sandıkları gibi, kitaptan okumakla, başkalarından öğrenmekle ve taklit ile değil, keşif ile yani mübârek kalblerine, temiz ruhlarına akıp gelmekle anladıkları marifetlerdir. Eski Yunan felsefecileri, herşeyi akıl ile anlamağa, akla uydurmağa kalkışan ve yalnız aklın beğendiğine inanan kimselerdir. Bunlar, aklın erebileceği şeylerde doğruyu bulabilirler ise de, aklın kavrayamadığı, erişemediği birçok şeylerde yanılıyor, aldanıyorlar. Nitekim, sonra gelenleri, öncekilerinin yanlışlarını çıkarmakta, birbirlerini beğenmemektedirler. İslâm âlimleri ise, zamanlarına kadar olan fen bilgilerini okuyarak ve İslâmiyetin gösterdiği yolda, kalblerini ve nefslerini temizleyerek, aklın erişemediği bilgilerde de doğruyu bulmuşlar, hakîkate varmışlardır. İslâm âlimlerine filozof demek, bunları küçültmek olur. Eski Yunan felsefecileri, yanılıcı olan aklın esîri, mahkûmu kimselerdir. Bunlar tecrübe etmeyip, akıl ile söylediklerinde ve deneyleri açıklarken vehmlerine kapıldıkları zamanlarda aldanıyor, zararlı oluyorlar. Bunun için ve aklın üstüne çıkamadıkları için, bunlar islâm âlimi gibi yüksek olamaz. Aklı olmıyan delidir. Aklını kullanmıyan sefîhtir. Akla uygun iş yapmamak sefâhattır. Aklı az olan da ahmaktır. Yalnız akla uyup, yalnız ona güvenip, aklın ermediği şeylerde yanılan kimse, eski kafalı felsefecidir. Aklın erdiği şeylerde, ona güvenen, aklın ermediği, yanıldığı yerlerde, Kur'ân-ı kerîmin ışığı altında akla doğruyu gösteren yüksek insanlar da, islâm âlimleridir. O hâlde İslâmiyette felsefe yoktur, islâm felsefesi, islâm filozofu yoktur. Felsefenin üstünde olan islâm ilimleri ve felsefecilerin üstünde olan islâm âlimleri vardır.