İslâm dîni, Allahü teâlânın, Cebrâîl ismindeki melek vâsıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gönderdiği, insanların, dünyada ve âhırette rahat ve mesûd olmalarını sağlıyan, üsûl ve kâidelerdir. Bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyetin içindedir. Eski dinlerin, görünür, görünmez bütün iyiliklerini, İslâmiyet, kendinde toplamıştır. Bütün saadetler, başarılar ondadır. Yanılmıyan, şaşırmıyan akılların kabûl edeceği esaslardan ve ahlâktan ibarettir. İslâmiyetin içinde hiçbir zarar yoktur. İslâmiyetin dışında hiçbir menfaat yoktur ve olamaz. İslâmiyetin hâricinde bir menfaat düşünmek, serâbdan su beklemek gibidir. İslâmiyet, insanların yardımlaşmalarını, kardeşçe yaşamalarını, memleketleri imâr, insanları yükseltmeyi emir eylemekte, Allahü teâlânın emirlerine saygı göstermeği ve mahlûklara merhameti, toprağını, bayrağını sevmeği, kanunlara itaat etmeyi, vergilerini vaktinde ve dürüst olarak ödemeği istemektedir. Her mahlûka karşı mesûliyyet taşımaktadır. Nefsin temizlenmesini temîn etmekte, kötü huyları, iyi huylardan ayırmaktadır. İyi huylu olmayı emir edip, kötü huyları, şiddet ile red ve yasak eder. Gayr-ı müslim vatandaşlarla, bid'at sâhibleri ile ve başka mezhebden olanlar ile iyi geçinmeyi, her cihetten iffeti ve hayâyı emreder. Tam sıhhatli olmayı emreder. Tembelliği, boş vakit geçirmeyi red ve men eder. Ziraati, ticâreti ve sanatı, kat'î olarak emreder. İlme, fenne, tekniğe, endüstriye, lâyık olduğu üzere, önem verir. İnsanların yardımlaşmasını, birbirlerine hizmet etmesini önemle istemektedir. Dîni, vatanı, mezhebi ve inanışı başka olanların, canlarını, mallarını ve namuslarını korumayı emredip, bunlara saldırmayı, herhangi bir örgüt kurmayı, din adamlarının siyâsete, devlet işlerine karışmasını kesinlikle men eder. Herkese karşı bir hak ve mesûliyyet gözetmektedir. İslamiyet, dünya ve âhıret saadetini kendisinde toplamıştır. Başka dinler, böyle değildir. Başka dinlerin hepsi bozulmuş, ilâhî hükümler yerine, insan kafasından çıkan fikirler, düşünceler yer almıştır. Allahü teâlâ, islâm dînini, hayatın yürümesini, ihtiyaçların değişmesini karşılayacak, yenilikleri sağlayacak esaslar üzerine kurmuştur. İslâmiyete, Orta Çağın ihtiyaçları üzerine kurulmuş, değişmez hükümlerdir demek, islâm dînine iftirâ etmektir.