İslamiyet aşırılıklardan men eder!

A -
A +

Daha önce, yeni evliliklerde ailelerin yerli yersiz müdahaleleri ile yıkılan yuvalardan bahsetmiştim. Bu hafta da, anne babalar çocuklarına neden bu kadar aşırı ilgi gösteriyorlar. Bunun üzerinde durmak istiyorum. Bunun pek çok sebebi olmakla beraber esas sebep sevgide aşırıya kaçmak, sınırı aşmaktır. Birçok konuda olduğu gibi burada da orta yolu bırakıp uç noktalara kaymaktır. Dinimizde her şeyin olduğu gibi sevginin yeri, sınırı da bildirilmiştir. Örneğin, anne baba sevgisi ayrı, hanım sevgisi ayrı, çocuk sevgisi ayrı... Bunların sınırları ve dereceleri bellidir. Bunların da üstünde bir de Peygamber ve Allah sevgisi var. Dinimizin bildirdiği bu sınırlar aşılırsa, bir başkasının hakkına tecavüz olacağından zulüm başlar. Bu da hem dünyada hem de ahirette sıkıntı demektir. Haksızlığın zulmün olduğu yerde huzur olmaz, huzursuzluk olur. Bunun için anne baba ve çocuklar hak ve hukuklarının sınırlarını çok iyi bilip bunları aşmamalıdır. Anne babanın kendi çocukları da olsa onların hakkını gasb etmeye hakları yoktur. Çocukları üzerinde her türlü tasarrufta bulunma salahiyetine sahip değildirler. Ancak dinimizin müsaade ettiği kadar müdahale edebilirler. Sevgide aşırılıktan bahsettik. Örneğin birçok anne baba konuşma esnasında derler ki: "Biz çocuklarımız için varız, onlar için yaşıyoruz..." Bu aklı başında bir Müslümana yakışan söz değildir. Bir insan sadece çocukları için nasıl yaşar? Müslüman öncelikle dini için ahireti için yaşar. Nihayetinde, çocuklar anne babaya cenab-ı Hakkın birer emanetidir. Emanet muhafaza edilir; onun için yaşanmaz. Çok kız babası, kızlarına o kadar düşkünler ki, istemeye gelecekler, kız gidecek diye ödleri kopuyor. Bütün bunlar ölçüyü aşmanın, aşırılığa kaçmanın alametleridir. Bu durum inanç zafiyetinin, inanç boşluğunun bir ifadesidir. Bu boşluğu başka şekilde doldurma gayretleridir. Dinimize göre, bir kız evlenme çağına gelince, uygun biri talip olduğunda hemen evlendirilir. İslam büyükleri buna çok dikkat etmişler. Bunu geciktirilmesi caiz olmayan şeyler sınıfına sokmuşlardır. Cenab-ı Hakkın anne babaya verdiği emanetçilik vazifesi bu çağda sona erer. Bu vazife bittiği halde, erkeğin şusu busu yok diye kızlarını evlendirmeyen mesul olmuş olur. Çünkü evlenmek gençlerin hakkıdır. Dinimizin önemli bir emridir. Ayrıca normal hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Dünya hayatı bunun üzerine bina edilmiştir. Evlenmeyen gencin ruhî ve bedenî dengesi bozulur. Dikkat edilirse, genelde evlenmeyen kimselerin ruhsal yönden rahatsız olduğu görülür. Evlendirdikten sonra da, emanetçilik vazifesi bitmiş olacağı için emanetçilik vazifesine hâlâ devam etmek istenirse, başkasının hakkına tecavüz edilmiş olur ki, bu da büyük bir zulüm olur. Evlendirip onların yeni bir yuva kurmalarından sonra eskisi gibi yakından değil artık uzaktan ilgilenmesi gerekir. Çünkü birinci derece ilgilenme sona ermiştir. Kızdan artık babası değil kocası mesuldür. Erkek ise hem kendinden hem de hanımından sorumludur. Babanın evlenen oğlu ve kızı üzerinde mesuliyeti kalmamıştır artık. Hak ve hukukta, sevgide sınır çok önemlidir. Sınır korunmaz, hanım, çocuk maksat haline gelirse o zaman durum çok tehlikeli boyutlara varır. Bunun tehlikesi nedir, maksat çocuk olunca ne olur? Bunun cevabını dört asır önce İmam-ı Rabbanî hazretleri kısa ve öz olarak şöyle ifade etmiş: "Kişinin maksadı neyse mabudu o olur." İnsanoğlunun başına gelen bütün sıkıntıların sebebi orta yolu bırakıp aşırılığa kaçmasıdır. Yarın da dinimizin emrettiği orta yol nedir? Bunun üzerinde durmak istiyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.