"İsteseler de başarılı olamazlar!"

A -
A +

Aliy­yül-Hav­vâs haz­ret­le­ri bu­yur­du ki: "Bu za­man­da ya­pı­lan iş­le­rin ço­ğu ezi­yet ve zu­lüm­den iba­ret­tir. Hat­ta bir şa­hıs ada­let­le iş gör­mek is­te­se, in­san­lar bu­na ehil ve lâ­yık ol­ma­dık­la­rı için, mu­vaf­fak ola­maz!" Üs­tad Aliy­yül-Hav­vâs'ın ta­nı­dık­la­rın­dan bi­ri, uh­de­si­ne ka­dı­lık gö­re­vi al­mış­tı. Bun­dan do­la­yı üs­tad ona il­gi gös­ter­me­di. O da ken­di­si­ni ma'zur gös­ter­mek için; "Efen­dim, ben bu gö­re­vi, sırf iyi­yi em­ret­mek, kö­tü­yü ya­sak­la­mak için ka­bul et­tim!" de­di. Üs­tad ona şu söz­le­ri söy­le­di: "Bu, ib­li­sin se­ni al­dat­ma­sın­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir! Zi­ra sen­den ön­ce­ki ka­dı­lar bi­le şim­di­kin­den da­ha iyi şart­lar al­tın­da bu­lun­duk­la­rı hal­de bu­na mu­vaf­fak ola­ma­dı­lar. Za­ma­nı­mız­da ise ida­re­ci­ler, hal sa­hi­bi ol­duk­la­rı id­di­asın­da bu­lu­na­rak; 'Biz, za­ma­nı­mı­zın ev­li­yâ­sı­yız! Zi­ra in­san­lar bi­ze muh­taç ol­duk­la­rı hal­de, biz on­lar­dan hiç bi­ri­ne muh­taç de­ği­liz!' di­yor­lar." İmam-ı Şa­ra­ni haz­ret­le­ri bu­yur­du ki: "Kar­de­şim, bu za­man­da se­lâ­met; şer'î bir yol ile ken­di­si üze­ri­ne te­ay­yün et­me­dik­çe ve­ya mec­bur kal­ma­dık­ça, di­ni bir gö­rev ka­bul et­me­mek­te­dir." Gü­nü­müz­de, ehil ol­ma­yan­lar, bu so­rum­lu­luk­tan kaç­ma­lı, ehil olan­lar da bu va­zi­fe­den im­ti­na et­me­me­li­dir! Kur'an-ı ke­ri­mi tec­vit üze­re oku­yan ve İs­la­mi­yet'i iyi bi­len imam ol­ma­lı­dır. Ken­din­de imam­lık şart­la­rı bu­lu­nan kim­se­nin te­va­zu edi­yo­rum zan­nıy­la imam­lık­tan im­ti­na edip, ye­ri­ne imam­lık şart­la­rı bu­lun­ma­ya­nı ge­çi­re­rek, imam­lık­tan kaç­ma­sı uy­gun ol­maz; me­sul olur. Du­ru­mu uy­gun olan­la­rın, imam ol­ma­la­rı ha­dis-i şe­rif­ler­de teş­vik edil­miş­tir: "Kı­ya­me­tin deh­şe­ti için­de, üç sı­nı­fın kork­ma­dı­ğı ve he­sap ver­me­di­ği gö­rü­lür. Bun­lar misk te­pe­le­rin­de, mah­şer hal­kı­nın he­sa­bı gö­rü­lün­ce­ye ka­dar otu­rur­lar. Bun­lar­dan bi­ri, bir top­lu­lu­ğun rı­za­sı ile on­la­ra imam­lık eden­ler­dir.", "İmam ile mü­ez­zin, ce­ma­atin sa­yı­sı ka­dar se­va­ba ka­vu­şur." Bi­ri­si de­di ki: "Ya Re­su­lal­lah, ba­na bir amel bil­dir ki, yal­nız onu iş­le­mek­le Cen­ne­te gi­de­yim." Ona, "Se­nin va­sı­tan­la na­ma­za gel­me­le­ri için kav­mi­nin mü­ez­zi­ni ol!" bu­yur­du. "Bu­nu ya­pa­mam" de­yin­ce, Re­su­lul­lah efen­di­miz, "O hal­de sa­na uyup na­maz kıl­ma­la­rı için kav­mi­nin ima­mı ol!" bu­yur­du. "Onu da ya­pa­mam ya Re­su­lal­lah" de­yin­ce; "O va­kit na­ma­zı ilk saf­ta kıl!" bu­yur­du. >> Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.