İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allah adamlarının kalbindeki feyizler, nurlar, güneşin ziyası gibi, her yere yayılmaktadır. İslamiyete uyan ve Onu seven Müslümanların kalplerine akar. Onların bu feyizleri aldıklarından haberleri olmaz. Kalplerinin temizlendiğini anlarlar. Karpuzun güneş karşısında olgunlaştığı gibi, kemale gelirler. Eshabı kiram, Resulullahın sohbetinde, böyle kemale geldiler. Müslümanın feyiz almasına mani olan en zararlı şey, bidat sahibi olmasıdır. Bütün feyizlerin kaynağı, Resulullah efendimizdir. Feyiz, bütün dünyaya bu kaynaktan yayılır. Bundan istifade edebilmek için bazı şartlar vardır. Bu şartlara haiz olmayan bundan istifade edemez. Bu şartlar: 1- Müslüman olmak: Müslüman olmayan ne kadadar, iyiliksever olursa olsun, ne kadar iyi huylu olursa olsun bundan istifade edemez. 2- Bid'at sahibi olmamak: Bid'at sahibi kimse, Resulullahın sünnetinden, yolundan ayrıldığı için Resulullahtan gelen feyzlerden istifade edemez. 3- Dinin emir ve yasaklarına uymak: Dinin yasaklarına uymayan, emirlerini yerine getirmeyen özellikle de namaz kılmayan bu feyizden istifade edemez. 4- Edep sahibi olmak: Edep, sınırını, hududunu bilmek demektir. Allahü tealaya, Resulullaha, Allah dostlarına karşı edepli olmayan feyzden istifade edemez. 5- Allah dostlarının yanında, sohbetinde bulunmak: Bu mümkün olmazsa, bunların kitaplarını okumaktır. İslam büyükleri, "Mükatebe, nısf-ı mükaleme" yani, okumak, sohbetin yarısıdır, buyurmuşlardır. Mesela, yarım saat sohbetinde bulunup feyzinden istifade edebilmek için o zatın bir saat kitabını okumak gerekir. Suyun kaynağı ve geçtiği yol temiz olmalıdır. Bu ikisi varsa, kaynaktan istifade edilir. Böyle kaynaktan beslenen hakkı batıldan, doğruyu eğriden ayırt eder. En zor iş hakkı batıldan ayırmaktır. Peygamber efendimizin de duası var: Ya Rabbi bana hakkı hak, batılı batıl göster, buyuruyor. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr