İyi­lik ve ih­san­da bu­lun­mak!

A -
A +

Bay­ram gün­le­ri, mer­ha­me­tin, iyi­lik ve ih­san­la­rın çok faz­la ol­ma­sı ge­re­ken gün­ler­dir. İn­san­la­ra, ken­di­sin­den baş­ka­la­rı­nın da dü­şü­nül­me­si ge­rek­ti­ği­ni ha­tır­la­tan gün­ler­dir. İyi­lik ve ih­san­da bu­lun­ma­nın di­ni­miz­de önem­li bir ye­ri var­dır. Di­ni­mi­ze gö­re, imân ve za­rû­rî din bil­gi­le­rin­den son­ra, in­san­la­ra ya­pı­la­cak en kıy­met­li iyi­lik, on­la­rı do­yur­mak, ye­dir­mek, içir­mek­tir. Her kim bir fa­kî­re ar­zû et­ti­ği bir şe­yi ye­dir­se, Hak teâ­lâ haz­ret­le­ri, o kim­se­ye Cen­net-i a'lâ­da bin de­re­ce ve­rir ve Cen­net­te ken­di­si­ne bir­çok ni'met­ler ih­sân eder. Özel­lik­le bu gün­ler­de, fa­kîr­le­ri kol­la­ma­yı, on­la­rın ih­ti­yaç­la­rı­nı gör­me­yi, sa­da­ka ver­me­yi unut­ma­ma­lı­dır. Ço­luk ço­cu­ğa ve ak­ra­bâ­ya ve­ri­len, ye­di­ri­len şey­ler de, sa­da­ka ye­ri­ne ge­çer. Ha­dîs-i şe­rîf­te, "Eh­li­ne ve ak­ra­bâ­sı­na ih­sân et­mek­ten bü­yük de­re­ce ne ola­bi­lir?" bu­yu­rul­du. Ön­ce, ha­nı­mı­na, ev­lâ­dı­na he­lâl ye­dir­me­li, he­lâl giy­dir­me­li, son­ra zen­gin ise ze­kâ­tı­nı ver­me­li, on­dan son­ra da sa­da­ka ver­me­li­dir. İYİ­LER DE­RE­CE­Sİ­NE ÇIK­MAK İÇİN Şu dört huy ile huy­la­nan, iyi­ler de­re­ce­si­ne çı­kar: 1- Ge­niş­lik­te, ra­hat za­man­da ze­kât, dar­lık­ta sa­da­ka ver­mek. 2- Ga­dab za­ma­nın­da kız­gın­lı­ğı­nı ve hır­sı­nı yen­mek. 3- Baş­ka­sı­nın ay­bı­nı gö­rün­ce, onu aç­ma­yıp, ka­pat­ma­ğa ça­lış­mak. 4- Hiz­met­çi­ye, ha­nı­mı­na, ev­lât ve ak­ra­bâ­ya ih­sân ede­rek on­la­rı hoş tut­mak. Al­la­hü teâ­lâ, Ceb­râ­îl aley­his­se­lâ­ma sor­du: - Yer yü­zü­ne in­sen ne iş ya­par­dın? Ceb­râ­îl aley­his­se­lâm ce­vap ver­di: - Yâ Rab­bî! Ya­pa­ca­ğım amel, sen­ce ma'lûm­dur. Dört şey ya­par­dım: 1- Su­sa­mış kim­se­le­re su ve­rir­dim. 2- Ço­luk ço­cu­ğu faz­la ola­na yar­dım eder­dim. 3- İki dar­gın ara­sı­nı bu­lur­dum. 4- Müs­lü­man­la­rın ayıp­la­rı­nı ka­pa­tır­dım. Bir kim­se, din kar­de­şi­ne yar­dım­cı ol­duk­ça, Al­la­hü teâ­lâ da ona yar­dım­cı olur. Al­la­hü teâ­lâ, ba­zı kul­la­rı­nı baş­ka­la­rı­nın ih­ti­yâç­la­rı­nı kar­şı­la­mak, on­la­ra yar­dım­cı ol­mak için ya­rat­mış­tır. İh­ti­yâ­cı olan­lar bun­la­ra baş­vu­rur. Bun­lar için âhi­ret­te azâb kor­ku­su ol­ma­ya­cak­tır. Al­la­hü teâ­lâ, ba­zı kul­la­rı­na dün­ya­da çok ni­met ver­miş­tir. Bun­la­rı, kul­la­rı­na fay­da­lı ol­mak için ya­rat­mış­tır. Bu ni'met­le­ri Al­la­hü te­âlâ­nın kul­la­rı­na da­ğı­tır­lar­sa, ni'met­le­ri azal­maz. Bu ni'met­le­ri Al­la­hın kul­la­rı­na ulaş­tır­maz­lar­sa, Al­lah, ni'met­le­ri­ni bun­lar­dan alır, baş­ka­la­rı­na ve­rir. Bir Müs­lü­ma­nın, din kar­de­şi­nin bir ih­ti­yâ­cı­nı kar­şı­la­ma­sı, on se­ne i'ti­kâf et­me­sin­den da­ha ka­zanç­lı­dır. Al­lah rı­zâ­sı için bir gün i'ti­kâf yap­mak ise, in­sa­nı Ce­hen­nem ate­şin­den pek çok uzak­laş­tı­rır. Bir kim­se, din kar­de­şi­nin ra­ha­ta ka­vuş­ma­sı ve­ya ba­şı­na bir iş gel­di­ğin­de sı­kın­tı­dan kur­tul­ma­sı için dev­let adam­la­rı­na gi­dip uğ­ra­şır­sa, kı­yâ­met gü­nü sı­rat köp­rü­sün­den, her­ke­sin ayak­la­rı kay­dı­ğı za­man, Al­la­hü teâ­lâ onun sür'at­le geç­me­si için yar­dım eder. MÜ'Mİ­Nİ SE­VİN­DİR­MEK... Al­la­hü te­âlâ­nın en sev­di­ği iş, el­bi­se ve­re­rek ve­ya do­yu­ra­rak ve­ya baş­ka bir ih­ti­yâ­cı­nı kar­şı­la­ya­rak, bir mü'mi­ni se­vin­dir­mek­tir. Al­la­hü te­âlâ­nın farz­lar­dan son­ra en çok sev­di­ği iş, bir mü'mi­ni se­vin­dir­mek­tir. Bir kim­se bir mü'mi­ne bir iyi­lik ya­pın­ca, Al­la­hü teâ­lâ bu iyi­lik­ten bir me­lek ya­ra­tır. Bu me­lek, hep ibâ­det eder. İbâ­det­le­ri­nin se­vâb­la­rı bu kim­se­ye ve­ri­lir. Bu kim­se ölüp, kab­re ko­nun­ca, bu me­lek nûr­lu ve se­vim­li ola­rak bu­nun kab­ri­ne ge­lir. Me­le­ği gö­rün­ce fe­râh­la­nır, neş'ele­nir. Sen kim­sin der. Ben, fa­lan­ca kim­se­ye yap­tı­ğın iyi­lik ve onun kal­bi­ne koy­du­ğun neş'eyim. Al­la­hü teâ­lâ be­ni bu­gün se­ni se­vin­dir­mek ve kı­yâ­met gü­nü sa­na şe­fâ'at et­mek ve Cen­net­te­ki ye­ri­ni sa­na gös­ter­mek için gön­der­di, der. Cen­ne­te gir­me­ye se­bep, Al­la­hü te­âlâ­dan kork­mak ve iyi huy­lu ol­mak­tır. İbâ­det­le­rin en ko­la­yı ve en ha­fî­fi, az ko­nuş­mak ve iyi huy­lu ol­mak­tır. İn­san, gü­zel hu­yu se­be­biy­le, Cen­ne­tin en üs­tün de­re­ce­le­ri­ne ka­vu­şur. Kö­tü huy, in­sa­nı Ce­hen­ne­min en aşa­ğı çu­kur­la­rı­na sü­rük­ler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.