İslam büyükleri, kadınların cenazeye katılmasını hoş görmezlerdi. Çünkü, Ebu Ya'lâ'nın bildirdiği hadis-i şerifte, Hz. Enes demiştir ki: Resulullah ile bir cenazeye gitmiştik. Resulullah (orada) gördüğü kadınlara sordu: - Cenazeyi omuzlar mısınız? - Hayır, omuzlamayız. - Ya ölüyü defneder misiniz? - Hayır. - Öyle ise hiçbir sevaba nail olmayarak evinize dönünüz, buyurdu. Netice olarak kadınların cenaze hizmetine iştirakleri caiz görülmemiştir. Şu kadar ki, cenaze işlerini görecek erkek bulunmazsa, böyle istisnai vaziyet bir zarurettir. Bu surette caiz görülmüştür. Demek ki, kadına cenaze namazı farz değildir. Hiçbir erkek yoksa, o zaman kadın cenaze namazını bizzat kendisinin kılması caiz oluyor. Böyle bir mecburiyet yoksa, cenaze namazına katılması, kerih görülmüştür. Cenazeye katılım dünyaya düşkünlük gafletinden kurtulup, ahireti hatırlamaya çok önemli bir vesiledir. Cenazede bunu unutmamalıdır. Katılmış olmak için, ayıp olmaması için iştirak faydasızdır. Dünyanın faydasız zevklerine sımsıkı sarılan kimse bile, ölümü anmakla dünyanın kirli işlerinden uzaklaşmaya başlar. Zamanla dünya, ona ağır gelir, zevklerinden hoşlanmaz. Böylece dünyanın faydasız işlerinden soğutan her şey, bir kurtuluş sebebidir. Bir zat, bir kimseden bahsederek onu çok övdü. Orada bulunan Peygamber efendimiz, "O kimse ölümü hatırlar mı?" buyurdu. O zat da, "Ölümü hatırladığını duymadık" dedi. "Ölümü anmayanın değeri olmaz" buyurdu. Demek ki değerli olmak, ölümü hatırlamakla da anlaşılıyor. Ölümü hatırlamak, ölüme hazırlanmakla olur. Dünya hayatı rüya gibidir. Ölüm uyandırıp rüya bitecek, hakiki hayat başlayacaktır. Hadis-i şerifte, "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar" buyuruldu. Ölmeden önce uyanmak gerekir. Peygamber efendimiz, "Şu kişiye şaşılır ki, o dünyanın peşinde, ölüm de onun peşindedir" buyurdu. O halde, "Nasihat olarak ölüm yeter" hadis-i şerifini düşünerek ölenlerden ibret almaya çalışmalıdır. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr