İmanın beşinci şartı, âhıret gününe inanmaktır. Kıyâmet günü, elbette vardır. O gün gökler, yıldızlar ve şu üzerinde yaşadığımız dünya, dağlar, denizler ve hayvanlar, nebâtlar ve madenler, hâsılı her şey, madde ve kuvvet yok olacaktır. Gökler parçalanacak, yıldızlar dağılacak, yeryüzü, dağlar, toz olup savrulacak. Bu yok oluş, 'Sûr'un ilk işâreti ile olacaktır. İkinci nefhasında, her şey tekrâr yaratılıp, insanlar, mezârdan kalkacak, mahşer yerinde toplanacaktır. Eski Yunan filozofları ve Farabi, İbni Sina gibi felsefeciler, kendilerine müsbet ilim adamı diyenler, yani her şeyi akılları ile çözmeğe kalkışanlar, gökler ve yıldızlar yok olmaz dedi. Bunların yok olacağını fen kabûl etmiyor, böyle gelmiş böyle gidecektir diyerek müşâhede, tetkîk ve tecrübeye dayanan, fen bilgisine iftirâ ediyorlar. Hâlbuki bunlar, Kur'ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere inanmıyor. Bütün Peygamberlerin sözbirliği ile, bildirdiklerini inkâr ediyor. Tevkîr sûresinin, "Güneşin ziyâsı kalmadığı, karardığı ve yıldızlar solduğu zaman" meâlindeki ve İnşikak sûresinin, "Gökler yarıldığı ve Rablerinin emirlerini işittikleri zaman" ve "Gökler, Allahü teâlânın emirlerini elbette yapar" meâlindeki ve En-Nebe' sûresinin, "O gün, gökler, elbette yarılır" meâlindeki âyetleri ve bunlar gibi âyet-i kerîmeler çok vardır. Bu kimseler, bilmiyor ki, Müslüman olmak için, yalnız Kelime-i şehâdeti söylemek yetişmez. İnanmak lâzım olan şeylerin hepsine inanmak, tasdîk etmek ve küfürden, yani küfüre sebeb olan sözlerden ve işlerden uzaklaşmak ve Hıristiyanları, Yahudileri ve diğer kâfirleri sevmemek, Müslüman olmak için şarttır. İnsan, ancak bu sûretle Müslüman olur. Bu şart bulunmadıkça Müslümanlık olmaz. Âhırette, dünyadaki işlerden suâl ve hesâb vardır. Âhırete mahsûs olan bir terâzî ve Sırât Köprüsü denilen bir geçit vardır. Bunları Peygamberimiz haber vermiştir. Peygamberlik ne demek olduğunu bilmeyen bazı cahillerin, bunlara inanmaması, bunların yok olmasını göstermez. Var olan şeylere yok demek kıymetsiz, boş söz olur. Kıyâmet günü, hesaptan sonra, birçokları Cennete gönderilecek, birçoğu da, Cehenneme sokulacaktır. Cennetin sevâbı, nimetleri ve Cehennemin azâbı ebedîdir, sonsuzdur. Âhırette, Hıristiyanlara, Yahudilere ve diğer kâfirlere rahmetin zerresi bile yoktur. Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı kerîmde bunu bildiriyor ve "Rahmetim herşeyi kaplamıştır" buyurduktan sonra meâlen, "Rahmetim, benden korkup, harâmlardan kaçanlar ve zekâtlarını verenler ve Kur'ân-ı kerîmime inananlar içindir" buyuruyor.