Her Müslüman, kalbinden bütün kötü huyları çıkarıp, iyi ahlâkı yerleştirmelidir. Birkaçını çıkarıp, birkaçını yerleştirmekle, insan güzel huylu olmaz. Tasavvuf, insanı bu kemâle kavuşturan yoldur. Böyle olmayan yola, tasavvuf denmez. Her ilmin, her san'atın sahteleri, bozukları olduğu gibi, dinden, İslâmiyetten, İslâmiyetin güzel ahlâkından haberleri olmayan sahtekârlar, yalancılar, kendilerine tarîkatçı, şeyh diyorlar. Bunlara aldanmamalı, câhillerin, ahlâksızların kitâplarını okumamalı, radyolarını dinlememeli, tuzaklarına düşmemelidir. Kötü ahlâkın meşhûrları altmış adettir. Bunlardan en azından kırk adedini öğrenmelidir. Bunlardan sakınan ve zıtlarını yapan kimse, güzel ahlâklı olur. Güzel huylu olmanın önemini Peygamber efendimiz şöyle bildirdi: "İyi huylu olan, dünya ve âhıret saadetlerine kavuşur." Çünkü iyi huylu kimse, Allahü teâlâya ve kullara karşı olan hakları, vazîfeleri îfâ eder. "Sûreti ve huyu güzel olanı Cehennem ateşi yakmaz." "Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrûm edenlere ihsân etmek, güzel huylu olmaktır". İyi huylu kimse, kendisine darılana iyilik yapar. İhsânda bulunur. Malına, haysiyetine, bedenine zarar vereni affeder. "Kızdığı zaman, yumuşak davrananın kalbini Allahü teâlâ emniyet ve iman ile doldurur. Korkusuz ve emîn olur." Kötülük edene iyilik yapmak, iyi huyların en üstünüdür. Kâmil insan olmanın alâmetidir. Düşmanları dost yapar. İsâ aleyhisselâm, "Kötülük yapana kötülükle cevap vermeyiniz! Sağ yanağınıza vurana, sol yanağınızı çeviriniz! Paltonuzu alana, şalvarınızı da veriniz!" buyurdu. Hıristiyanların şimdi ellerinde mevcut uydurma (İncîl) kitaplarında da böyle yazılıdır. Buna rağmen, Hıristiyanların, İspanya'da, Kudüs'te, Hindistan'da ve Bosna Hersek'te Müslümanlara ve Yahûdîlere yaptıkları korkunc zulümler ve engizisyon mahkemelerinde, birbirlerine yaptıkları işkenceler, kitaplarda mevcuttur. Bu vahşî hareketleri, gerçek İncîl'e tâbi olmadıklarını göstermektedir.