Allah adamlarının kalbleri yufka, gözleri yaşlı idi. Cenab-ı Hakka karşı bir kusur ettikleri zaman, affedilmeleri için çok yalvarıp ağlarlardı. Hazreti Ebû Bekir el-Sıddîk, Hazreti Ömer el-Fârûk, Hazreti Ebü'd-Derdâ bu konuda çok önde idiler. Hazreti Ömer o kadar çok ağlardı ki, yüzünde, akan gözyaşlarından husule gelmiş iki yol vardı. Abdullah bin Abbâs da böyle idi. Ömer bin Abdülazîz, Yezîd el-Rakkâşî, Fudayl bin İyad, Bişr el-Hâfî ve Maruf el-Kerhî gibi büyükler de bu hâl ve makamda idiler. Hazreti Yezid el-Rakkaşî, evine girdiği ve sofraya oturduğu zaman hep ağlardı. Arkadaşları yanına geldiğinde ağlar, onları da ağlatırdı. Derdi ki: "Cehennem benim gibiler için yaratılmıştır!" Ömer bin Abdülazîz de bütün gece ağlar, çoğu zaman bayılıp düşerdi. Râbia el-Adeviyye de çok ağlar, hatta etrafını ıslatacak kadar gözyaşı dökerdi. Ka'b el Ahbar hazretleri buyurdu ki: "Haşyet-i ilâhiyeden yani Allah korkusundan ağlayıp da gözümden bir damla yaş çıkması, katı bir kalble dağ kadar altını sadaka olarak dağıtmaktan benim için daha sevimlidir." Hazreti Ali buyururdu ki: "İyilerin alâmeti, rengin sarılığı, gözlerin yaşlılığı, dudakların solgunluğudur." İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Nimetlere hem şükür etmek, hem de nimetleri veren Cenab-ı Hakka sığınmak ve başka bir şeyi sevmemek için ağlamak yalvarmak lazımdır. İçten, ağlamak, yalvarmak gelmezse, kendini zorlamalıdır. "Ağlamazsanız kendinizi ağlatınız!" demişlerdir. Fudayl bin İyad buyurdu ki: "Ağlamak, gözün ağlaması değil, ancak kalbin ağlamasıdır. Adam var ki gözleri ağlar, fakat kalbi hastadır. Çünkü münafıkların ağlaması kalbden ve içten değil, sadece baştaki gözden gelir." Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "Allah korkusu ile ağlayan gözlere, Cehennem ateşinin dokunması haramdır." "Allah için gözlerinden yaş akan müminin vücudunun, Cehennem ateşinde yanması haramdır. Kıyamet günün her şey ölçülür, tartılır. Bunlardan Allah korkusu ile akan gözyaşı, ateş deryasını söndürecek güçtedir." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr