"Kanla alınan, para ile satılamaz!"

A -
A +

Filistin halkının dramatik hali ortada. Her gün tüyler ürpertici manzaralarla karşılaşıyoruz. Osmanlı idaresinde bulunduğu 400 yıllık huzurlu bir dönemden beri, Filistin halkı hiç huzur görmedi. Yaşanan acılar, felaketler her gün arta arta bugüne gelindi. Tarihten ibret almak gerekir. İbret alınmazsa aynı şeyler tekerrür eder. Bunun için öncelikle, Filistin'in dününü ve bugününü bilmemiz lazım. Hazret-i Ömer'in halifeliği zamanında 637'de Kudüs'ün fethiyle Filistin, Müslümanların hâkimiyeti altına girdi. 1516 senesinde de, Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar, Filistin halkı bolluk, refah ve huzur içinde yaşadı. İngiltere 19. asrın başlarında Orta Doğu'nun zenginliklerinden faydalanmak, dünya hâkimiyetini devâm ettirebilmek ve İslâm ülkelerini bölmek için Filistin'de bir Yahûdî Devleti kurulması ve bunun için dünya Yahûdîlerini bir bayrak altında toplama fikrini ortaya attı. Bu târihlerde Filistin'de sadece 8000 Yahûdî bulunuyordu. Bu kadar az kişi ile devlet kurulamayacağı için Filistin'in zirâate elverişli bölgelerine Yahûdîlerin göçü teşvik edildi. Buralar Filistinlilerden yüksek paralarla satın alındı. Sultan İkinci Abdülhamîd Han bu çalışmaları yakından takip ediyordu. Osmanlı tahtına çıkınca ilk icraatı, Filistin'in bütün topraklarını sarayın (Osmanlı Hânedanının) mülkü hâline getirmek oldu. Ayrıca Filistin'e 33 senelik saltanatı esnâsında tek bir Yahûdînin girmesine izin vermedi. Siyonizm teşkilâtının lideri Dr. Theodor Hertzel birçok defâ saraya ve Bâbıâli'ye mektup yazdı. İngiltere'nin aracılığı ile Hertzel ve Haham Moşe Levi, Sultan Abdülhamîd Han ile görüştüler. Hertzel, Sultan Abdülhamîd Han'a, Filistin'de altın para karşılığı toprak sattığı takdirde, başta Osmanlı Devleti'nin bütün borçlarını ödemek olmak üzere birçok vaatte bulundu. Sultan Abdülhamîd Han bu teklifler karşısında çok hiddetlendi ve yüksek sesle; "Dünyânın bütün devletleri ayağıma gelse ve bütün hazînelerini kucağıma dökseler, size siyonistlik adına bir karış yer vermem. Ecdâdımızın ve milletimizin kanıyla elde edilen bir vatan, para ile satılamaz. Derhal burasını terk edin. Defolun!" demiştir. Bu teşebbüsten sonra, İngilizler, başta Abdülhamid Han olduğu müddetçe Yahudi Devleti'nin kurulamayacağını anladılar. Bu maksatla İttihat veTerakki Partisi'ne destek vererek, onun vasıtasıyla Padişahı tahttan uzaklaştırdılar. Abdülhamid Han'ın indirilmesinden sonra kurulan ilk hükümete üç Yahûdî bakan (mâliye, ticâret ve zirâat ile nâfia bakanlıkları) soktular. İttihat ve Terakki Hükümeti'nin ilk icraatlarından biri, azınlıkların da toprak satın alabileceğine dâir kânun çıkartmak oldu. Yahûdîler geniş topraklar alarak üzerlerine tapuladılar. Sultan Abdülhamîd Han'ın şahsî (Hânedan) arâzisi kasten ve yok pahasına Yahûdîlere satıldı. Târih kitaplarında Birinci Dünyâ Harbinin hakîkî ve zâhiri sebepleri olarak çok şeyler söylenmiştir. Fakat gerçek sebep Osmanlı Devletini yıkmak ve Yahûdî devletini kurmaktı. 1919'da Filistin'de, Arapların sayısı, Yahûdîlerin 16 misliydi. 1922'de 600.000 Arab'a karşılık 80.000 Yahûdî bulunuyordu. Yahûdî göçü, 1932'den sonra hızlandı ve Hitler'in Almanya'da iktidara gelişi ve Yahûdî aleyhtarı politikası sebebiyle Yahûdîlerin Filistin'e göçleri aşırı derecede arttı. 1947'de ise Yahûdî sayısı ile Arap sayısı eşit duruma geldi. Yarın, Yahudi devletinin kuruluşunu ve bağımsızlık hareketlerini ele alalım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.