Karıncayı bile incitmezdi

A -
A +

Abdullah bin Mes'ûd anlatır: Bedir Savaşında, ben de hâzır idim. Benden âciz kimse yoktu. Lâkin Ebû Cehil'in başını kesip, getirmek bana nasib oldu. Savaşta, Ebû Bekir Sıddîk hazretlerini, Muhammed Mustafâ'nın huzur-u şerîfinde gördük. Hazreti Sıddîk kendi oğlunu kâfirler safında gördü. Gayret ve hamiyyet-i dîniyyesi galebe gelip, din gayreti ile ortaya çıkıp; yâ Resûlallah bana izin ver, tâ kâfirler ile muhârebe edeyim! Resûlullah Efendimiz; yâ Ebâ Bekir! Harbe katılma. Benim yanımda, gözüm ve kulağım gibi olduğunu bilmiyor musun? buyurup, hazreti Ebû Bekir'i; Allahü teâlânın selâmını ve kelâmını işiten mübârek kulaklarına ve Allahü teâlâyı bilmediğimiz şekilde gören mübârek gözlerine benzettiler. Server-i âlem Resûl-i ekrem Efendimizin mübârek başlarından kadem-i şerîflerine kadar her bir âzâsı güzel idi. Velâkin mubârek gözleri ve kulakları cümle âzâlarından dahâ güzel idi. Doğudan batıya bütün Müslümanlar, muvâfık ve muhâlif hepsi bilirler ki, Resûlullah Efendimiz çok kere, kulağından ve gözünden dolayı dua buyurmuştur: "Ey benim Allahım! Beni kulağım ve gözüm ile faydalandır. Benim gözümü ve kulağımı benden sonra ümmetime mîrâs bırak." Allahü teâlâ bu iki duaya icâbet etmiştir. Resûl-i ekrem Efendimizi hayatta Ebû Bekir ile faydalandırmıştır. Vefâtlarından sonra, Ebû Bekir'i mîrâs tutucu halife etmiştir. Bu iki dua, o iki duaya benzer ki; Ebû Bekir Sıddik'a buyurmuşlar idi: "Allahü teâlâ, sana, hayâtımda ve vefâtımdan sonra, benim tarafımdan en iyi karşılıklar versin!" Bu duaların tamamını Allahü teâlâ kabûl buyurmuştur. Zîrâ, İslam dîni önce ve sonra, Ebû Bekir Sıddîk hazretleri ile karâr tuttu. Furkân sûresi 63. ayetinde buyuruldu: "Allahü teâlânın üstün kulları ol kimselerdir ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler. Tâ ki, canlı karıncayı incitmeyeler." Ayet-i kerimede buyurulduğu üzre, Ebû Bekir Sıddîk yolda yürür iken bir canlıyı ezmemek için, ayağı önüne bakardı. Bir vakit yolda yürürken, yol üzerinde karınca gördü. Ayağı ile üzerine basmamak istedi. Bir genç geldi. Hazreti Sıddîk'ı söz ile meşgûl etti. Unutup, karıncanın üzerine bastı. Sonra, Hazreti Sıddîk bakıp, onu gördü. Üzüldü. Ne yapacağını düşünmeye başladı. Tam o sâat, Allahü teâlânın izniyle o karınca konuşmaya başladı: Esselâmü aleyke yâ halife-i Resûlillah! Üzüldünüz, üzülmeyin! Sizin üzülme sebebinizden dolayı, Allahü teâlâ ben zayıf kulunu konuşturdu. Resûlullah buyurdular ki: Yâ Ebâ Bekir, sana halife diyen kimse karıncadır. Sana buğzeden ve düşman olan kimseler karıncadan âdi olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.