Hazreti Âişe validemiz anlatır: Resul aleyhisselam, hiçbir zaman doyasıya yeyip de karnını doldurmadı! Aç olduğu bir gün kendisine karşı şefkat ve merhametimden ağladım ve mübarek karnını elimle sıvazlayarak şöyle dedim: - Canım sana fedâ olsun! Dünyadan, seni kuvvetlendirecek ve açlığını giderecek kadarını alsaydın ne olurdu? - Ey Âişe! Benim ulu'l azm Peygamber kardeşlerim, bundan daha şiddetli durumlara sabrettiler ve kendi halleriyle geçip gittiler; Rabbimizin huzuruna vardılar. Hak teala onlara ikramda bulundu, sevaplarını artırdı. Bu bakımdan bu durumun yarın (âhirette) derecemi onlarınkinden küçük düşürmesinden utanırım. O halde birkaç gün sabretmek, bana, yarın kıyâmette nasibimin azalmasından daha sevimli gelir. Nezdimde arkadaşlarıma ve kardeşlerime yetişmekten daha sevimli bir şey yoktur. Hz. Âişe, sözünü şöyle tamamladı: "Allaha yemin ederim ki bu sözlerinin üzerinden bir hafta geçmeden Allahü teâlâ Resulullahın ruhunu kabzeyledi." Evliyanın büyüklerinden Abdullah et-Tüsterî, bazen günlerce bir şey yemezdi. Bu zatın bir senelik yiyeceğine birkaç dirhem kâfi gelirdi. Kendisi açlığa çok büyük değer verir ve şöyle derdi: "Kıyamet gününde Resulullaha uyma bakımından, çok yemeyi terk etmekten üstün sevap yoktur." Yine bu zat şöyle demiştir: "Akıllılar, gerek din ve gerekse de dünya için açlıktan daha faydalı bir şey görmemişlerdir. Âhireti isteyenler için çok yemekten daha zararlı bir şey bilmiyorum." Yine şöyle demiştir: "Hikmet ve ilim açlıkta, mâsiyet ve cehâlet ise, tokluktadır. Helâli terk etme hususunda Allah'a, nefsin isteklerine muhalefet etmekten daha üstün bir şey ile kulluk yapılmış değildir. Nitekim Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur: "Midenin üçte biri yemek içindir. Bundan fazlasını yiyen kimse ancak sevaplarından yemiş olur." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr