Musa aleyhisselam, zina yapanlara uygulanacak cezayı bildirince, Karun hemen sordu "Bu hükümler senin için de geçerli midir?" Aklınca, hazırladığı sinsi planla Onu zor durumda bırakacaktı. Musa aleyhisselâm buyurdu ki: - Evet, benim için de geçerlidir! Aradığı fırsatı ele geçirdiğini zanneden Karun, büyük bir heyecanla Musa aleyhisselâma dedi ki: - İsrailoğulları, senin filan kadınla düşüp kalktığını söylüyorlar. - Ben mi yapmışım? - Evet. - O kadını çağırın bakalım, ne diyor? İsrailoğulları, hemen adam gönderip kadını çağırdılar. Musa aleyhisselâm gelen kadına sordu: - Ey kadın! Ben sana, bunların dediği gibi bir şey yaptım mı? Sonra da peygamberlik nuru ile ona bakıp buyurdu ki: - Musa'ya ve İsrailoğullarına denizi yarıp yol yapan ve Musa'ya Tevrat'ı indiren Allahü teâlâ hakkı için doğru söyle! Allah için doğruyu söylemesine yemin verince, Allahü teâlâ, kadına tevfik verdi. Yani, kadının işini, rızasına muvafık kıldı ve onun için kötülük yolunu kapayıp iyilik yolunu açtı. Kadın kendi kendine; "Bugün tövbe ile söze başlamam, Allahın peygamberine eziyet etmemden iyidir" diye düşündükten sonra şöyle cevap verdi: - Hayır, onlar yalan söylüyorlar. Ama, Karun bana, benimle zina ettiğin iftirasını söylemem için çok para verdi. Beklediğinin aksine, söylenen bu sözleri işiten Karun şaşırdı, ne yapacağını bilemedi. Orada bulunanları bir müddet sessizlik kapladı. Musa aleyhisselâm hemen secdeye kapandı. Hem ağlıyor, hem de şöyle dua ediyordu: - Ya Rabbi! Senin düşmanın bana eziyet etti. Beni rezil ve rüsva etmek isteyip, çirkin bir fiille beni suçladı. Ey Allahım, onun cezasını ver!