Karun zengin olunca söz dinlemez bir hale geldi. Hatta, duası ve öğrettiği ilim sayesinde, mal ve mülke kavuşmasına vesile olan Hazreti Musa'nın sözünün bile, İsrailoğulları tarafından dinlenmesine tahammül edemez oldu. Hele Hazreti Musa'nın, kardeşi Hazreti Harun'a kurban kesme vazifesi (hibirlik) vermesi karşısında, artık dayanamadı. "Allahü teâlâ dilediğini peygamber yapar" diyeceği yerde, Hazreti Musa'ya varıp dedi ki: - Ey Musa! Senin peygamberliğin, Harun'un hibirliği var. Benim ise böyle hiçbir şeyim yok. Hâlbuki ben, Tevrat'ı gayet iyi okumaktayım. Buna nasıl dayanırım? - Hazreti Harun'a bu vazife ve makamı, ben değil, Allahü teâlâ verdi. - Vallahi, bana bir beyan, bir alâmet göstermedikçe, seni bu hususta tasdik etmem! Bunun üzerine Musa aleyhisselâm, İsrailoğullarının reislerini toplayıp buyurdu ki: - Bastonlarınızı getirin! Sabahleyin kimin bastonu yeşillenmiş olursa, hibirliğe o lâyıktır. Bastonları toplayıp, getirdiler. Musa aleyhisselâm, herkesin ismini bastonunun üzerine yazdı. Hepsini alıp, Allahü teâlâya ibadet ettikleri mabedin içine bıraktı. Bastonlar, sabaha kadar orada dikili kaldı. Sabah olduğunda, Harun aleyhisselâmın bastonu kımıldadı ve yeşil yapraklar açtı. Bunun üzerine Musa aleyhisselâm, "Ey Karun! Bunu ben mi yaptım?" buyurdu Karun, "Vallahi bu, sihirbazlarınkinden daha acayip bir şey değildir" dedi ve kızarak çıkıp gitti. Bu hâli de onun iman etmediğini göstermekte idi. Musa aleyhisselâm da, inananlar ile birlikte oradan ayrıldı. Musa aleyhisselâm, aralarındaki yakınlıktan dolayı ona müdâra ederdi. Zira onun gerçekten iman etmediğini biliyor, fakat açık bir delil olmadığı için açıkça söylemiyordu. Buna karşılık Karun, her zaman Musa aleyhisselâma eziyetten, sıkıntı vermekten geri kalmazdı. Günden güne düşmanlığının şiddetini ve muhalefetini daha da artırdı. Allahü teâlâ Musa aleyhisselâma, kavmine, elbiselerinin dört bir tarafına gökyüzü mavisi renginde bir şerit takmalarını emretmesini bildirdi. Bunun üzerine Musa aleyhisselâm, İsrailoğullarını çağırdı ve onlara, "Allahü teâlâ, birbirinizi gördüğünüz zaman, kendisini hatırlamanız için, elbiselerinize gökyüzü renginde şeritler takmanızı emrediyor." dedi Karun, bu emri de kabul etmedi.