Temcit pilavını da geçti bu diyalog görüşmeleri... Belli aralıklarla plânlı bir şekilde milletin önüne sürülüyor. Şanlıurfa'dan sonra, "Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü" mensupları bu defa da Mardin'de bir araya geldi. Bu konu ile ilgili gazetelerdeki haber özetle şöyleydi: "İslamiyet, Hıristiyanlık ve Museviliğin önde gelen din adamları Mardin'deki tarihî Kasımiye Medresesi'nde tekrar bir araya geldi. Ezan ve çan sesinin aynı anda duyulduğu sempozyumda sanatçı Mahsun Kırmızıgül'ün okuduğu duygu yüklü şarkı, toplantıya katılanlar tarafından coşkuyla alkışlandı." Tarihî medresenin duvarları dile gelse de duyduğu ıstırabı bizlere bir aktarabilse... Asırlardır, İslam dininin anlatıldığı, İslam inancının yayıldığı mekan şimdi nelere maruz kalıyor. Tarihi boyunca, Kur'an-ı kerimin emri gereğince bu mekanda, Hıristiyanlar, Yahudilerle dost olunamayacağı, onların dini simgelerinin ne maksatla olursa olsun taşınamayacağı, taşındığı takdirde dinden çıkılacağı öğretilen medresenin alnına büyük bir haç asılmıştı! Çalgı, şarkı ve çan sesleri tarihî mekanın iliklerine kadar işliyordu. Bu durum karşısında medresenin ve bu medreseyi kuranların ruhlarının çektiği ıstırabı düşünebiliyor musunuz? Diyalogçular daha sonra Dayruzzafaran Kilisesine geçiyorlar. Papazlar ayin yaparken, Müslümanlar da namaz kılıyor. Sanki Mardin'de hiç cami yok, namaz kılınacak yer kalmadı. İşte diyalogçuların en büyük yanlışları burada. Tabii ki, diyalog yapılacak, fakat bu insani boyutta kalacak. Başka din mensupları ile alış-veriş yapılacak, onlarla iyi ilişkiler de kurulacak. Ancak bu beraberlik mabetlere taşınmayacak. Taşınırsa dinlerin birleştirilmesine yol açar. Hıristiyan, kilisesinde ayinini yapsın. Müslüman, camide namazını kılsın. Hıristiyanın camide, Müslümanın kilisede ne işi var? Diyalog dinler arasında değil, din mensupları arasında olur. Her zaman söylüyoruz. Tarih boyunca Hıristiyanlar hiçbir zaman samimi olmadılar. Hep arkadan vurdular. Bugün de böyle olduğundan hiç şüpheniz olmasın. Bununla ilgili geçmişte pek çok tecrübeler yaşanmıştır. Daha önce bunları "Dinlerarası Diyalog Tuzağı" kitabımda sizlere sunmuştum. Habertürk'ün 15.5.2004 tarihli "Vatikan diğer yüzünü gösterdi" başlıklı haberine göre, Vatikan, Katolik kadınları, Müslümanlarla evlenmemeleri konusunda uyarmış. Bu konuda çok dikkatli olunmasını tavsiye etmiş. İşte bunların hoşgörü anlayışı. Diyalog eşit şartlarda olursa bir mana ifade eder. Bugün, Hıristiyanların, maddi, siyasi gücünün Müslümanlarla mukayesesi mümkün mü? Hıristiyanların arkasında, Batılı Hıristiyan devletlerin olduğunu, süper güçlerin himayesinde olduklarını bilmeyen var mı? Daha şimdiden protokol gezilerinde bile, onların kültürlerinin tanıtımı ön plana çıkmaya başladı. Mardin'deki toplantıya katılan Ali Bulaç'ın bildirdiğine göre, Mardin'de daha çok Hıristiyan eserleri gezilmiş. Hatta İstanbul Müftüsü Sayın Mustafa Çağrıcı bu rahatsızlığını dile getirmiş: "Sanki bir Süryani şehrini gezdik, Hıristiyan renklerden, çizgilerden başka bir şey göremedik" diye serzenişte bulunmuş. (Gecikmeden dolayı böyle olduğunu ifade ediyorlarsa da, aynı şekilde gezide Süryani eserlerinden de kısıntı yapılabilirdi.) Az da olsa, dinler arası diyalog tehlikesini anlayan din adamlarımız da var. Mesela, Almanya'nın Günzburg şehrinde, Diyanet İşleri Başkanlığı Türk-İslam Birliği (DİTİB) çatısı altında düzenlenen "Kutlu Doğum" töreninde konuşan İskenderun Müftüsü Remzi Yavuz, dinî ve millî benliğimizden taviz verilemeyeceğini, dinler arası diyalog diye alevlendirilen sözde akımın da 1970'li yıllarda Vatikan'da Katolik dünyasının Müslümanları İslam dininden uzaklaştırabilmek için ortaya attıkları sinsi bir oyun olduğunu belirtmiş, tüm Müslümanları bu konuda uyanık olmaya davet etmiştir. Bir gün gelecek diğer din adamları da, Vatikan'ın organize ettiği "Dinlerarası Diyalog"un gerçek yüzünü anlayacak; fakat korkarım ki iş işten çoktan geçmiş olacak!..