"Kavak eken sopa biçer!"

A -
A +

Son iki haftadır, ilköğretim okullarında ve liselerde meydana gelen olaylar, gazetelerin manşetlerinden ve televizyonların ana haber bültenlerinden inmedi. Bir gazete, "Son iki günde görülen öğrenci olayları" diye verdiği haber özeti okullarımızın içler acısı hallerini gözler önüne seriyor: "İstanbul'da bir ilköğretim öğrencisi arkadaşını kalbinden bıçakladı, durumu kritik... Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi kız yüzünden tartıştığı arkadaşını göğsünden ve bacağından bıçakla yaraladı... Konya'da evlerinin önünde arkadaşlarıyla oynayan ilköğretim okulu öğrencisi arkadaşı tarafından bacağından bıçaklandı. Yedi yaşında İlköğretim okulu öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle okul müstahdemi tutuklandı. Bir ilköğretim okulunda iki erkek öğrenciye, sınıf ve okul arkadaşları tarafından tuvalette tecavüz edildiği iddiası ortalığı karıştırdı. Yapılan aramada üzerlerinde uyuşturucu bulunan iki lise öğrencisi gözaltında alındı..." Sadece iki günde bu kadar olumsuz olayın yaşandığı okullara, anne baba gönül rahatlığı içinde çocuğunu nasıl göndersin? Ayyuka çıkan bu olaylardan sonra olayların sebepleri üzerinde durulmaya başlandı. Daha doğrusu suçlu aranmaya başlandı. İstanbul Milli Eğitim Müdürü Balıbey, "Biz elimizden geleni yapıyoruz. Bu konuda en büyük görev de ailelere düşüyor. Çocuklarımızı zararlı kültürden koruyamazsak, kültürsüz ve günlük olaylardan etkilenen gençler haline gelecekler. 'Kavak eken sopa biçer' diye bir laf vardır" diyerek en isabetli teşhisi koydu. Gerçekten burada en büyük görev ailelere düşmektedir. Çocukları ile daha küçük yaşlardan itibaren ilgilenen, onları başıboş bırakmayan, onlara manevi yönden destek veren aile çocukları bu tür kötü alışkanlıklardan uzak kalmaktadırlar. Eğer aile çocuğu ile ilgilenmezse bu boşluğu başkaları dolduruyor. Başkaları da, genelde ya sokak oluyor ya da televizyon. Sokağın hali ordada. Televizyonların yaptığı tahribat ise herkesin bildiği bir gerçek. Sanki televizyonlar aileyi tahrip etmek, yok etmek için söz birliği yapmışlar. Aileyi parçalayan, evlilik dışı çocuk sahibi olmayı, "birlikteliği" özendirmek için yarış yapıyorlar. Vatan gazetesiden Yüksel Aytuğ'un 25.3.2006 tarihli araştırma yazısı, işin vahametini ortaya koymaktadır: "Evlilik dışı çocuk sahibi olma, son günlerde TBMM gündeminde bile yer almıştı. Sebebi de toplumda evlilik dışı çocuk sahibi olmanın giderek kanıksanan bir davranış haline gelmesiydi. Ancak dikkatlerden kaçan bir durum var. Ekranlardaki yerli dizilerde 'veled-i zina' kaynıyor. İşte şaşırtıcı tablo" dedikten sonra yaptığı şu araştırmaya yer veriyor: Şu anda, sekiz ulusal kanalın yayınladıkları dizilerin her birinde, başrol oyuncuların birinin çocuğu rol gereği gayri meşru. (Yazıda, kanalların isimleri ve dizilerin adları da verilmiştir.) TV kanallarının aileyi yıkmada böyle bir bombardımana tuttuğu bir ülkenin çocuklarından daha başka ne beklenir. Son yıllarda, Avrupa'da Amerika'da ailenin önemini, ailesiz toplum olamayacağını anlatan filmlere öncelik verilirken, devlet desteği sağlanırken ülkemizdeki bu aileyi yıkıcı dizilere yer verilmesi anlaşılır bir durum değildir! Bu konuda RTÜK'e büyük görev düşmektedir. Evet, burada en büyük suç ailede. Çocuğuna dini terbiye vermeyen, ahlakı-ahlaksızlığı öğretmeyen, hangi filmleri seyrediyor, kimlerle arkadaşlık kuruyor haberi olmayan, daha ilköğretimde iken kızının erkek arakadaşı edinmesini normal gören hatta "daha senin erkek arkadaşın yok mu?" diye suçlayan anne babaların, çocukların bu beraberliği ileri noktaya götürmelerinden veya şiddete dönüştürmelerinden şikayet etme hakları yoktur. ------------------------------------------------------ Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.