Kertenkele deliğine girse bile...

A -
A +

Müslümanın emekliliği, bir kenara çekilip ölümü beklemesi olamaz. Çünkü her yaşta yapabileceği bir iş vardır. Her işin de kendine göre sıkıntısı olur. Kısacası, Müslümana dünyada rahat yoktur, Müslümanın rahatı, dinlenmesi kabirdedir, Cennettedir. Nitekim, bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Mü'minlerde, üç şeyden biri bulunur: Kıllet yâni fakîrlik, illet yâni hastalık, zillet, yâni itibârsızlık." Dünyada, müminden belâ, sıkıntı eksik olmaz. Hadis-i şerifte, "Mümin, kertenkele deliğine girse de, ona eza edecek biri musallat olur" buyuruldu. Sıkıntılar, musibetler, günahlara kefaret olur. Sıkıntı istememeli; fakat sıkıntılardan da şikayet etmemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Belâyı nimet, rahatı musibet saymayan, kâmil mümin değildir." Barbaros Hayreddin Paşa yaşlanınca, Sinan Kaptan'ı sefere gönderir, sonra da kendi kendine: "Elhamdülillah, Allahü teâlânın yardımı ile nerede düşman varsa yola getirdik, bize baş kaldıracak düşman bırakmadık. Gazâ yoluna da tekneleri göndererek boş bırakmadık. Artık biraz da kendi rahatımıza bakalım" der. O gece rüyasında, nûrânî yüzlü bir zât der ki: "Yâ Hayreddin! Yalan dünyada rahat olmaz. Rahat, Cennet-i alâda olur. Seferlere devam et! Cenâb-ı Hakkın yardımı seninledir." Uyanınca, hatasını anlayıp, tövbe eder. Kendi kendine: "Gördün mü erenlerin yüce himmetini. 'Biraz da kendi rahatımıza bakalım' sözümüzü beğenmediler. Elhamdülillah ki, bizi îkâz ettiler" der. Bu îkâzın şükrü olarak, fakirlere sadakalar dağıtır. Açları doyurur, fakirleri giydirir. Sonra da hemen sefer hazırlıklarına başlar. Seferden önce bir gece: "Yâ Rabbî, sen bize yardım et, adayı almamızı nasîb eyle" diye duâ edip yatar. O gece yine rüyasında erenler görünür, ona, "Ey Hayreddin, sen kalbini rahat tut, niyetini hâlis eyle! Adanın fethi yakındır" derler... Barbaros Hayreddin Paşa, ertesi sabah, topları adaya karşı çevirip, teslim olmaları için haber gönderir. Fakat kabûl etmezler. Epey karşılıklı top atışı yapılır fakat kale düşmez. Bir gece sabaha kadar ibâdet edip yalvarır. Ağlayarak şöyle duâ eder: - Yâ İlâhel âlemîn! Şüphesiz sen her şeyi kolaylaştırıcısın! Şu kalenin fethini ben zayıf kuluna kolaylaştır. Beni din düşmanlarının önünde hor ve hakîr eyleme! Nusret ve kuvvet verici sensin. Sana sığındım, sana güvendim. Sonra da bir ara gaflet bastırır. Uykuya daldığında, nûr yüzlü bir ihtiyar: - Ey Hayreddin! Niçin elem çekersin. Gönlünü hoş tut! Her şeyin bir vakti, saati vardır. Vakitsiz kuş bile uçmaz. Filân gece, askerlerini teknelere doldur, filânca saat kalenin filân yerinden hücum edin! Hak teâlânın yardımı sizin iledir, der. Sabah olunca, teknelerin hepsini denize indirir. Gece olmasını bekler. O saat gelince zifiri bir karanlık basar. Rahat bir şekilde, adaya çıkar ve kale fetholunur. Bunu duyan, İspanya Kralı çılgına döner. Haberi getiren kendi adamını dahi öldürtür. Barbaros, Müslümanların işlerini kolaylaştıran Cenâb-ı Hakka niyâzda bulunur. Secdeye kapanıp: "Yâ Rabbî! Kuvvet ve nusret verici sensin. Ben senin yaşlı zayıf bir kulunum. Yaptıklarımı kendimden bilmekten muhâfaza eyle! Ben sadece bir vasıtayım. Beni boş bırakma, son nefesime kadar her zaman hayırlı işlere vesîle kıl! Her zaman İslâmı yaymakla meşgûl eyle" diye yalvarır. > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.