Keşf ve ilham delil mi?

A -
A +

Dînimizde, rüya, keşf ve ilhâm; dînimizde kesin delil değildir. Çünkü, bilgisini şeytânın karıştırmadığı kimse yoktur. Peygamberlere bile karışabileceği, hattâ karıştığı hâlde, evliyâya karışmaz olur mu? Nerde kaldı ki, acemi tâliblere karışmasın. Şu kadar var ki, Peygamberlere "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" şeytânın karıştırdığı, haber verilir ve yanlış doğrudan ayırt olunur. Nitekim Hâc sûresinde, "Allahü teâlâ, şeytânın karıştırdığını değiştirir. Sonra kendi âyetlerini, sağlam olarak bildirir" meâlindeki âyet-i kerîme, bunu beyân etmektedir. Evliyâya, şeytânın karıştırdığını haber vermek lâzım değildir. Çünkü velîler, nebîlerin izinde yürümektedir. Bunlar, nakli esas alırlar Peygamberlerin bildirdiğine uymayan ilhamlarını red ederler, kıymet vermezler. Fakat, Peygamberin dîninin bildirmediği, doğru veya yanlış demediği bilgilerin doğrusunu, eğrisinden ayırmak güçtür. Çünkü ilhâm zannîdir, şübhelidir. Dünya ve âhıret saadetlerine kavuşmak, İslâmiyete uymakla olur. İslâmiyetin bildirmediği şeyler, ehemmiyetli değildir. İnsanlara, ehemmiyetsiz şeyleri yapmak emir olunmadı. Keşf ve ilhâmlarda yanlışlık, yalnız şeytân tarafından gelmez. Çok defa, şeytân hiç karışmadan, hayalde, doğru olmayan bazı şeyler hâsıl olur. Meselâ, bazan Peygamberimizi rüyâda görüp, bazı şeyler öğrenenler oluyor ki, bu öğrendikleri, kitablara uymamaktadır. Hâlbuki, bu rüyâlara şeytânın karışmadığı meydândadır. Çünkü şeytânın, her ne sûretle olursa olsun, Peygamber "sallallahü aleyhi ve sellem" efendimizin şekline giremeyeceğini, âlimlerimiz bildirmekdedir. İşte, böyle rüyâlarda, hayal, yanlış şeyleri, doğru gibi göstermektedir. Evliyânın kerameti ile, kâfirlerde hâsıl olan istidrâc birbirine benziyor. Harikulâde bir halin velînin kerameti, veyahut bir yalancının istidrâcı mı olduğunu ancak elinde doğru bir ölçüsü olan ayırt edebilir. Her şeyden önce keramet sahibi kimse, dinin bütün emirlerine eksiksiz uyar. Ayrıca, hal sahibi kimse ile konuşunca, konuşanın kalbinde, dünya sevgisi azalıp, Allahü teâlâya bağlılığı artarsa onun, keramet sâhibi bir velî olduğunu anlar. Eğer böyle olmazsa, istidrâc gösteren bir yalancı olduğu anlaşılır. "Velî olmak için, Allahü teâlânın ahlâkı ile ahlâklanmalıdır" demişlerdir. Cahiller, bu ahlâklanmayı başka türlü anlamış ve yoldan çıkmıştır. Velîler, ölüleri diriltir, gayb olan şeyleri bilir sanmışlar. Böyle, daha nice bozuk düşüncelere saplanmışlardır. Hâlbuki bazı zanlar, günâhtır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.