Hadîs âlimlerinin meşhûrlarından Abdullah bin Abdülazîz hazretlerine talebelerinden biri, "Şükredici ve sabredici kimlerdir?" diye sorduğunda, Enes bin Mâlik'ten rivâyet ettiği şu hadîs-i şerîfi okudu. Resûlullah efendimiz buyurdular ki: "Dünyâ husûsunda, kendisinden yukarı olanlara, din husûsunda kendisinden aşağıda olanlara bakan kimseyi, Allahü teâlâ şükredici ve sabredici olarak yazmaz. Dünyâ husûsunda kendisinden aşağıda olanlara bakıp, din husûsunda kendisinden yukarıda olana bakan kimseyi Allahü teâlâ, şükreden ve sabırlı bir kul olarak yazar." Namaz, dinin esası olduğu için namazı doğru kılan, Allahü teâlâ'nın sayılamayacak kadar çok olan bütün nimetlerine şükretmiş sayılacağı bildirilmiştir. Hadis-i şerifte, "Namaz, şükrün bütün aksamını câmidir" buyurulmuştur. Demek ki doğru namaz kılan şükretmiş olur. Namaz kılmayan ise, nankörlük etmiş olur. Hadis-i kudsilerde buyuruldu ki: "Beni anan şükretmiş, beni unutan nankörlük etmiş olur." "Bir kimse, kendine verdiğim nimeti benden bilip kendinden bilmezse, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Bir kimse de, rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmez ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur." Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "Kanaat eden, en çok şükredenlerden sayılır." "Bir nimet için, Elhamdülillah diyen, daha iyisine kavuşur." Kûfe ve Şam taraflarında yaşamış olan İslâm âlimlerinin büyüklerinden ve evliyâdan Ebû İshâk el-Fezarî hazretleri, Allahü teâlânın kullarının kendilerine verilen nimetlere şükretmesi gerektiğini söyler ve şöyle buyurur: "Bir nimete kavuşan kimse hamd ve şükür için her gün şu duâyı okunmalıdır: "El-hamdü-lillâhi dâimen ve alâ külli hâl ve E'ûzü billâhi min hâl-i ehlinnâr" [Hamd, her halde ve dâimâ Allaha mahsustur. Ateş (Cehennem) ehlinin hâlinden Allaha sığınırım] duâsını okursa, o nîmete şükretmiş olur." > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com