Herkese iyi geçinrmeli, herkese iyilik etmelidir. Kimsenin günahını başına kakmamalıdır. Müslüman olsun kâfir olsun, bir kimsenin hakkını alıp da tövbe etmeyip onunla helâllaşmayan kimseye, Resûlullah efendimiz lanet eder. Ana-babanın ve dînini öğreten hocanın meşrû olan emirlerine âsî olanlar da mel'undur. Allahü teâlânın rızâsının gayrine, meselâ falanca kimseye diyerek kurban kesenler de bu lanet halkasına dâhildirler. Kızına zinâ ettiren, açık gezdiren, evlâdlarına imanı, haramları öğretmiyen babalar ve analar ve Allahü teâlâdan başkasına ibâdet ve secde edenler de mel'undurlar. Hiç kimseye lânet eylememelidir. Zîrâ, lanet eylenen adam lanete müstehak değil ise, yapılan lanet geri döner. Hayvânâta dahî lanet etmemelidir. Zîrâ, melekler, ona lanet ederler. Farz olan namazı özrsüz terk eden, dört kitâbda da mel'undur. Elden geldiği kadar, emr-i ma'rûf eylemeli, ya'nî islâmiyyetin emirlerini söylemeli, fenâ şeylerden men etmelidir. Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: "Kötü ahlâk olan dört şeyden vazgeç, onlardan çok sakın: 1- Çok mal toplayıp, yememek. 2- Hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya sarılmak. 3- Cimri olmak. 4- Harîs, hırslı olmak. İnsanda hayâ olmak, iman nişânıdır. Hayâsızlık, küfrü mûcibdir. Hayâ, evvelâ Allahü teâlâya karşı olur. Allahü teâlâdan hayâ eden, gelen sıkıntılara sabreder. Sabır, derd ve elemi şikâyet etmemekdir. Üç şeye sabreden, büyük derece kazanır: 1- Herhangi bir belâya sabretmenin üçyüz sevâbı vardır. Belâya çâre, devâ aramak, duâ etmek, sabr sevâbını azaltmaz. 2- İslâm bilgilerini öğrenirken zahmet çekmeğe ve ibâdetleri yapmağa sabretmeğe, Cennette altıyüz derece verilir. 3- Günah işlememek için sabretmek. Nefsin arzûlarına sabr etmenin yediyüz derecesi vardır. Musîbet için de her nefesi için ayrı bir derece ve sevâb alır. Malın, evlâdın gitmesi büyük musîbet olup, bunlara sabredenleri, Allahü teâlâ, terâzî başına getirmeğe hayâ ederim, buyuruyor.