Sevgili Peygamberimiz hizmetini gören Enes bin Mâlik'e, sanki çocuk değil de; olgun bir insan gibi davranıyorlardı. Bir kerecik yüzlerini astığı görülmedi. Sert konuştukları işitilmedi. O'nun minik kalbini kırdıkları, incittikleri duyulmadı. İşte o sıralarda bir gün, küçük Enes, arkadaşlarıyla birlikte oyun oynuyorlardı. Hz. Peygamber, çocuklara doğru yaklaştılar. Sevgiyle selâm verdiler. Onlar da hürmetle, selâmlarını aldılar. Sonra Efendimiz yavaşça, Enes'in elinden tuttular. Birlikte, az ilerdeki duvar dibine yürüdüler. Orada O'nun kulağına, bir şeyler söylediler. Küçük Enes, derhal koşarak uzaklaştı. Belli ki Efendimiz kendisine, vazîfe vermişlerdi. Kendileri de, o duvar dibine oturdular. Beklemeye başladılar... Epeyce sonra Hz. Enes, koşarak geldi. Hz. Resûle öğrendiklerini arz etti. Resûlullah efendimiz oradan memnun ayrıldılar. Yaşı küçük, vazîfesi büyük Hz. Enes; daha sonra evine geldi. Hava kararmak üzereydi. Annesi O'nu, merakla bekliyordu. "Nerede kaldın yavrucuğum?" diye sordu. "Efendimiz, bir işe gönderdiler anneciğim. O yüzden geç kaldım" cevabını verdi. Hz. Ümmü Süleym merak edip, "O iş, neydi?" dedi. Enes büyük bir insan edasıyla, "Sırdır" cevabını verdi ve sustu. İşte o zaman anesi: "Âferin oğlum! Resûl-i Ekrem'in sırlarını, dâimâ muhafaza et, sakla. Onları hiç kimseye açıklama. Bütün ömrünce böyle davran" diye tenbih etti. Sonra da sevgiyle, oğulcuğunu bağrına bastı. Aylar ve yıllar geçiyor, küçük Enes; sevgili Peygamberimizin yanlarında büyüyordu. O şerefli ocakta terbiye ediliyordu. Dâimâ birlikte abdest alır, namaz kılar, oruç tutarlardı. Mescide pek çok olaylara şahid olurdu... Bir gün mescid-i şerîfe, çölden bir adam geldi. Efendimiz, namaza durmak üzere idiler. Ama adamcağız soruverdi: "Yâ Resûlallah! Kıyâmet, ne zaman kopacak?" Peygamber efendimiz ona sordu: "Kıyâmet için ne hazırladın?" Soruyu soran kimse mahcûb bir hâlde arz etti ki: "Anam babam, Sana fedâ olsun ey Allahın Resûlü! Yazık ki kıyâmet için, fazla bir hazırlığım yok. Ne fazla oruç tutabildim; ne fazla namaz kılabildim. Sâdece, Allah ve Resûlünü çok seviyorum." Bu cevap üzerine, sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdular: "İnsan kıyâmette, sevdikleri ile beraber olur" Bunu duyan Müslümanlar, başka hiçbir müjdeye; bu kadar sevinmediler.