Bize, biri tarafından bir söz getirilirse filan adam senin hakkında şöyle dedi veya şöyle yaptı veya düşmanına şu yardımda bulundu veya halini şu şekilde çirkin gösterdi veya benzeri bir tabir söylendiği zaman bize altı vazife düşer: Birincisi, koğuculuğu doğrulamamasıdır. Çünkü koğucu fâsıktır. Fâsığın ise şahidliği kabul edilmez. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz." (Hucurât/6) İkincisi, söz getireni koğuculuktan menetmesi, nasihat yapması ve fiilinin çirkin olduğunu kendisine söylemesidir. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur: "İyiliği emret! Kötülükten vazgeçir!" (Lokman/17) Üçüncüsü, Allah için koğucudan nefret etmesidir. Çünkü koğucu, Allah nezdinde nefret edilen bir kimsedir. Bu bakımdan Allah'ın buğzettiği bir kimseye buğzetmesi lâzımdır. Dördüncüsü, ortada olmayan kardeşi hakkında su-i zan etmemesidir. Çünkü Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Ey inananlar, zandan çok sakının! Zira zannın bir kısmı günahtır!" (Hucurât/12) Beşincisi, koğucunun sana söylediği sözler seni bir Müslüman hakkında casusluk yapmaya, onun gizli taraflarını araştırmaya sevk etmemelidir. Çünkü Allahü teâlâ, "Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın!" (Hucurât/12) buyurmaktadır. Altıncısı, koğucuya yasakladığın şeye kendi nefsin için de razı olmamalıdır. Onun koğuculuğunu hikâye etmemeli, 'filân adam bana şöyle dedi' deyip koğucu ve gıybetçi olmamalıdır! Yahyâ bin Eksem hazretleri buyurdu ki: "Nemmâm, sihir yapandan daha kötüdür. Çünkü sihir yapanın uzun zaman uğraşıp da yapamadığını, nemmâm bir anda yapar." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr