Hazreti Huzeyfe şöyle anlatıyor: Herkes Resûlullah efendimize hayırdan sorardı. Ben ise ileride hâsıl olacak fitnelerden sorardım. Çünkü bunların şerrine yakalanmaktan korkuyordum. Sordum: "Yâ Resûlallah, biz, Müslüman olmadan önce kötü kimselerdik. Allahü teâlâ, senin şerefli vücudun ile İslâm ni'metini, iyiliklerini bizlere ihsân etti. Bu saâdet günlerinden sonra yine kötü zaman gelecek mi?" "Evet gelecek" buyurunca, "Bu şerden sonra, hayırlı günler yine gelir mi?" diye sordum. "Evet gelir. Fakat o zaman bulanık olur" buyurdu. "Bulanıklık ne demektir?" diye sordum. "Benim sünnetime uymayan ve benim yolumu tutmayan kimseler ortaya çıkar. İbâdet de yaparlar. Günâh da işlerler." "Bu hayırlı zamandan sonra, yine şer olur mu?" "Evet, Cehennemin kapılarına çağıranlar olacaktır. Onları dinleyenleri Cehenneme atacaklardır." "Yâ Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir? " "Onlar da bizim gibi insanlardır. Bizim gibi konuşurlar." "Onların zamanlarına yetişirsem ne yapmamı emredersiniz? " "Müslümanların cemaatine ve hükümetine tâbi ol! Bu yoksa, bir kenara çekil. Aralarına hiç karışma, ölünceye kadar yalnız yaşa!" Hayatının çoğu savaşlarda geçen Huzeyfe bin Yemân, Hz. Osman şehîd edildiğinde Medîne'de bulunuyordu. Bu sırada yaşı oldukça ilerlemişti. Dördüncü halîfe Hz. Ali'nin, ilk günlerinde hastalandı. Artık iyice ihtiyarlamıştı. Müslümanlar akın akın ziyâret ediyorlardı. Bir arkadaşına 300 dirhem vererek kefen almalarını istedi. Desenli bir kumaş getirdiler. Onu görünce: "Bu kefen değil, gömlek içindir. Kefen, boydan boya iki bez parçası olur" dedi. Sonra da yavaş bir sesle buyurdu ki: - Hem sizin arkadaşınız iyi bir Müslüman ise, cenâb-ı Hak; kabirde o kefeni, daha iyisiyle değiştirir. Kötü ise, daha kötü şeylere hazırlanmalıdır. Hz. Ali'nin hilâfetinin 40. günü, 656 senesinde, Huzeyfe hazretleri de, "sırlarıyla" birlikte sevgili Peygamberimize kavuştu. Hz. Huzeyfe ölüm döşeğinde yattığı vakit şöyle duâ etmiştir: - Dost ânî bir baskınla geldi. Pişmanlık fayda vermez. Allahım, fakirlik ve hastalıktan hakkımda hayırlı olanı bana ver. Ölüm hakkımda yaşamaktan hayırlı ise, sana ulaşıncaya kadar ölüm yolunu bana kolaylaştır...