İnsanlık tarihi boyunca hemen her cemiyetin huzurunu bozan ve yüz kızartıcı büyük bir suç olarak kabul edilen hırsızlık, Resulullah efendimizin önlemeye çalıştığı sosyal problemlerden biriydi. Ahlak ve hukuk kurallarına aykırı yollardan haksız kazanç sağlanmasına sebep olan hırsızlık, İslâmın son derece değer verdiği, korumayı hedeflediği mal güvenliğini ve meşrû yollardan gelir elde etmenin esas olduğu ilkesini ihlâl etmektir. Câhiliye döneminde hırsızlık bir hayli yaygındı ve genel olarak ayıp ve suç sayılmaktaydı. Bununla birlikte, merkezî bir siyâsî otorite bulunmadığından suçun düzenli bir şekilde kontrol altında tutulduğu ve suçluların cezalandırıldığı söylenemezdi. Araplar kabile fertlerine, dost kabilelere, mabedlere ve kamuya ait malın çalınmasını suç sayarken, aralarında antlaşma ve himaye bulunmayan diğer kabilelerden güç kullanarak çalınan malı ganimet sayar ve bu tür eylemleri de cesareti simgeleyen davranışlar olarak görürlerdi. Kur'an-ı kerimde, üzerine biat alınması gereken hususlar sayılırken "hırsızlık yapmamak" da zikredilmektedir. Ayrıca Kur'an-ı kerimde hırsızlıkla ilgili hukûkî hükümler mevcuttur. Hz. Peygamberin Akabe'de müslüman olanlardan bîat aldığı hususlar arasında "hırsızlık yapmamak" yer alıyordu. Hatta bu sözleşmede hırsızlığın "Allah'a ortak koşmamak"tan sonra ikinci sırada yer aldığı görülmektedir ki bu husus son derece dikkat çekicidir. Hz. Peygamber'in hırsızlıkla ilgili sözleri incelendiğinde, bunların içinde en fazla yeri "Hırsız, mümin olduğu halde hırsızlık etmez" sözüyle, "Hırsızlık yapmayın" veya "hırsızlık yapmamak" üzere bîat aldığı konusu ile ilgili olduğu görülmektedir. Hz. Peygamberin sünnetinde hırsızlık, dünyada ve ahirette bir dizi müeyyide ve sorumluluğu gerektiren ağır bir suç ve büyük bir günah olarak nitelendirilmiştir. Suçu sabit görülen hırsızlar da cezalandırılmıştır. Ancak bu noktada üzerinde durulması gereken husus, hırsıza ceza vermenin amaç olmadığıdır. Önemli olan, insanları eğitmek, hırsızlığa sevkeden etkenleri, sosyal ve ekonomik dengesizliği, ahlâkî çöküntüyü ortadan kaldırmaktır. Üstelik Hz. Peygamber suçun oluşmasında, ispatında ve cezanın infazında suçlu lehine titiz davranmış, affetmeyi ve barışı tavsiye etmiştir. Nitekim Resulullahın bu tutumu olumlu sonuç vermiş, onun döneminde hırsızlık olaylarında düşüş olmuştur.