Kur'ân-ı kerîm ve ramazan ayı

A -
A +

İslâm âlimlerinin ve evliyânın en büyüklerinden olan, ikinci bin yılın yenileyicisi İmâm-ı Rabbânî hazretleri, "Mektûbât" isimli eşsiz kitabında, Kur'an-ı kerim ile ramazan-ı şerifin bağlılığını ve hurmanın üstünlüğünü, fazîletini şöyle anlatmaktadır: Mübârek ramazan ayında, bütün iyilikler, bütün bereketler bulunur. Her iyilik, her bereket, Allahü teâlânın zâtından gelmektedir. Her kusûr, her kötülük de, mahlûkların zâtlarından ve sıfatlarından hâsıl olmaktadır. Nisâ sûresinin yetmişsekizinci âyetinde, "Sana gelen her güzel şey, Allahü teâlâdan gelmektedir. Sana gelen her kötülük de, kendindendir" buyuruldu. Bu üstünlüklerin hepsi de, kelâm şânında bulunmaktadır. Kur'ân-ı kerîm, bu kelâm şânının hakîkatinin hepsinden hâsıl olmuştur. Bundan dolayı, bu mübârek ayın, Kur'ân-ı kerîm ile tam bağlılığı vardır. Çünkü, Kur'ân-ı kerîmde bütün üstünlükler bulunmaktadır. Bu ayda da, o üstünlüklerden hâsıl olan bütün iyilikler bulunmaktadır. Bu bağlılıktan dolayı, Kur'ân-ı kerîm bu ayda nâzil oldu. Ramazan-ı şerif ayının Kur'an-ı kerim ile bağlılığı olduğu için, bu ayda bütün hayırları ve bereketleri kendinde toplamıştır. Bekara sûresinin yüzseksenbeşinci âyetindeki "Kur'ân-ı kerîm, ramazan ayında indirildi" ifadesi bunu bildirmektedir. Kadir Gecesi bu aydadır. Bu ayın özüdür? Kadir Gecesi, çekirdeğin içi gibidir. Ramazan ayı da, kabuğu gibidir. Bunun için bir kimse, bu ayı saygılı, iyi geçirerek bu ayın iyiliklerine, bereketlerine kavuşursa, bu senesi iyi geçerek, hayırlı ve bereketli olur. Ramazan-ı şerif ayı, bir kimseden razı olursa, o kimseye müjdeler olursun. Bir kimseye gücenirse, bereketinden ve hayrından pay almazsa, o kimseye yazıklar olsun. Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Oruçlu olan kimse, hurma ile iftâr etsin! Çünkü hurma bereketlidir." Resûl aleyhisselâm, hurma ile iftâr ederdi. Hurmanın bereketli olması, şöyledir ki; onun ağacına "Nahle" denir. Bu ağacın yaratılışında, topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaratılışı da böyledir. Bunun içindir ki, Peygamber "aleyhisselâm" Nahle ağacına, Âdemoğullarının halasıdır, dedi. "Halanız olan nahleye saygı gösteriniz! Çünkü bu ağaç, Âdem aleyhisselâmın çamurundan kalan artıktan yaratılmıştır" buyuruldu. Görülüyor ki, nahle, Âdem aleyhisselâmın çamurundan yaratılmıştır. Nahlenin bereket buyurması, bunda her şeyin bulunduğu için olsa gerektir. Bunun için, nahlenin meyvesi olan hurma yenince, insanın parçası, dokusu olur. Böylece, hurmada bulunan her şey, insana da aktarılmış olur. Hurmada bulunan sayısız üstünlükler, bunu yiyende de bulunur. Hurmayı yiyen herkes böyle olur ise de, oruçlu kimse, iftâr zamanında, şehvetlerden ve dünyanın geçici zevklerinden temiz olduğu için, hurmadan pekçok istifâde eder. Anlattığımız faydaları daha tam ve daha olgun olur. Resûl aleyhisselâm, "Mü'minin sahurunun hurma ile olması, ne güzeldir" buyurdu. Bu da, belki, hurma insanın dokularına karışınca, insanın hakîkatini tamamladığı içindir. Oruçlu iken, böyle şey olmadığı için, bunun karşılığı olarak sahûrda hurma yemenin güzel olduğunu bildirmiştir. Hurma yemek, çeşitli yemekleri yemek gibi faydalı olmaktadır. Hurmanın bu bereketi, kendisinde her şey bulunduğu için, iftâr zamanına kadar insanda kalır. Hurmanın bu faydası ancak İslâmiyete uygun olarak yenildiği, İslâmiyetten kıl ucu kadar ayrılık bulunmadığı zamandır. Tam faydasına kavuşmak için, bir ağacın bir meyvesi olarak değil, bereketini düşünerek yemek lâzımdır. Yalnız bir meyve olarak yenirse, yalnız madde, kalori faydası elde edilir. İşin iç yüzü bilinerek yenirse, bereketine kavuşulup, rûhu da besler... > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.mehmetoruc.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.