"Kurt sizden merhametliymiş!"

A -
A +

Yakûb aleyhisselâm, Hazreti Yusuf'u bütün oğullarından aziz tutar ve yanından ayırmazdı. Hazreti Yusuf'un kardeşleri, babalarının Hazreti Yusuf'a daha fazla muhabbet beslemesini ve ona kendilerinden daha fazla ilgi göstermesini kıskandılar. Hazreti Yusuf'a bir tuzak kurup, onu öldürmeye karar verdiler. Babalarından korktukları için de, ne şekilde kötülük yapacaklarını bilemiyorlardı. Daha sonra kendi aralarında konuşup, Yusuf aleyhisselâmı yol üzerindeki bir kuyuya atmayı kararlaştırdılar. Yusuf aleyhisselâmı babalarından alıp, beraberlerinde götürebilmek için hileye başvurdular. Onu alıp kıra götürdüler ve kervanların geçtiği yolun kenarındaki bir kuyuya attılar. Sırtındaki gömleğini çıkarıp, kestikleri bir hayvanın kanıyla boyadılar. Akşam olunca da kanlı gömleği babalarına getirip, "Biz kırda yarış ederken, Yusuf'u eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş" dediler. Yakûb aleyhisselâm kana bulanmış, fakat hiç yırtık ve çizik bile olmayan gömleğe bakıp, oğlu Yusuf'u kurdun yemediğini ve onun hayatta olduğunu anladı. Diğer oğullarına dedi ki: "O kurdun Yusuf'uma karşı şefkati sizden fazlaymış. Vallahi bugüne kadar bu kurt gibi yumuşak huylu bir kurt görmedim. Oğlumu yemiş de sırtındaki gömleğini bile yırtmamış. Bu söyledikleriniz yalandır. Yusuf'a ne ettinizse siz ettiniz. Fakat elimden ne gelir? Benim için sabretmekten güzel bir şey yoktur." Yakûb aleyhisselâm, oğlu Yusuf'un ayrılığından dolayı üzülüyor, üzüntüsünü içine atıyordu. Mahzun ve kederli olduğu hâlde bunu kimseye göstermek istemiyordu. Sabrederek cenâb-ı Hakka ilticada bulunuyordu. Allahın takdîrine razı olup, hâlinden kimseye şikâyette bulunmuyordu. Ona kavuşacağı günü hasretle bekliyordu. Çünkü oğlunu kurdun yemediğini yakinen biliyordu. Bir gece rüyasında Azrail aleyhisselâmı gördü. Ona, "Yusuf'un ruhunu kabzettin mi?" diye sordu: Azrail aleyhisselâm da; "Kabzetmedim" cevabını verdi. Yıllarca ümit ile yaşayıp, Allahü teâlâdan sabr-ı cemil diledi. Sabr-ı cemil, başa gelen belâ ve musibet karşısında, mahlûklara hiç şikâyette bulunmamak ve sabırlı olmak demektir. Yakûb aleyhisselâm da kimseye şikâyet etmedi ve "Ben büyük kederimi, mahzunluğumu yalnız Allahü teâlâya arz ediyorum" dedi. Hazreti Yakûb'un gözlerine, oğlunun hasret ve üzüntüsü sebebiyle ağlamasından dolayı ak inmiş, göremez olmuştu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.