Dört Büyük Halife'nin Cenab-ı Hakkın nezdindeki kıymeti Ma'lûmdur. Alemin yaratılışında da bu dört sayısının ayrı bir önemi vardır. Her ikbâl her salâh ve seadet, çok ve az, Allahü teâlâ âlemde halk etmiştir. Cenab-ı Hak, ikbâl ve saadetin aslınını ve beyanını dört şeyde koymuştur. O cümlenin hudûdunu ve sayısını Allahü teâlâdan gayri kimse bilmez. Lâkin bilinen, meşhur olan bazılarını sayacak olursak: - Halkın salahı, kurtuluşu dört şey iledir. Hakkı işitmek, nasîhat kabûl etmek. İlim üzerine konuşmak. Âlimi büyük tutmak. - Yedi kat göğün ve yedi kat yerin ehlinin hâl ve bağlantısının salâhını dört kimsede koymuştur. Cebrâîl ve Mikâîl, İsrâfil ve Azrâîl "aleyhimüsselâm". - Ulvî ve süflî âlem ehlinin salâhını dört şeyde koymuştur. Hareket ve sükûn. İctimâ ve iftirak [toplanmak ve ayrılmak]. - Âlimlerin salâhı, kurtuluşu dört şey iledir. Hak söylemek ve nasîhat etmek. İlmi büyük tutmak ve bildiği ile amel etmek. - Pâdişâhların salâhı da dört şey iledir. Vilâyet (Kuvvet, kudret) , asker, vezîr ve hazîne. - Halkın kurtuluşu dört şey iledir. Sultânın adâleti. İnfâk, ülfet. Dostlar arasında ve düşmanlardan emîn olmak. - Zâhirin salâhı dört şey iledir. Göz ve kulak, el ve ayak. - Onsekiz bin âlemin din ve ibâdetinin salâhını, Çihâr yâr-i güzînin muhabbetinde koymuştur. Bunlar, Ebû Bekr-i Sıddîk, Ömer-ül Fârûk, Osmân-ı Zinnûreyn, Aliyyül Mürtedâ'dır. Her dörtten biri yerine getirilmez ise veyâ birisi olmaz ise, o şey zâyi olur ve harâb olur. Eğer, Allahü teâlâ muhâfaza etsin, bir bedbaht ve bir nasibsiz ve vefasız ve bir bayağı, bir utanmaz ve yüzü kara, zerre kadar bu dört yâre buğz ve adâvet ve düşmanlığı beğense ve kalbinde ona yer etse, dünyada ve âhirette hüsrânda, ziyânda, mel'ûn ve bahtsız olur. "Dünyada ve âhirette hüsrân, o kimseler içindir..."