Kurtuluş yolu...

A -
A +

Kıyâmet günü herkese İslamiyetten sorulacaktır. Cennete girmek, Cehennemden kurtulmak, ancak İslamiyete uymakla olur. İnsanların en iyileri, seçilmişleri olan Peygamberler "salevâtüllahi teâlâ ve teslîmâtühü aleyhim", herkesi İslamiyete çağırmıştır. Kurtuluş yolu İslamiyettir. O büyükler, İslamiyeti bildirmek için gönderildi. O hâlde en kıymetli ibâdet, insanlara yapılacak en büyük iyilik, İslamiyetin öğrenilmesine, yapılmasına çalışmaktır ve İslamiyetin bir emrini meydana çıkarmaktır. Hele, din düşmanları, azgınca, dîne saldırarak, islâm kitablarını yok ettikleri, Müslüman yavrularını aldattıkları bir zamanda, Allahü teâlanın emirlerinden bir tanesinin yapılmasına sebeb olmak, binlerle, milyonlarla lira sadaka vermekten daha sevâbdır. Çünkü, bu ufak iş, Peygamberlere uymak, onların vazîfesine ortak olmaktır. Hâlbuki, ibâdetlerin en kıymetlisi, sevapların en çoğu onlaradır. Milyonlarla sadaka vermek, hayrât, hasenât yapmak ise, herkese müyesser olabilir. İslamiyetin meydana çıkmasına çalışmak, nefsin istemediği şeydir. Buna çalışan, nefsi ile cihâd etmiş olur. Hayrât yapmak ise, nefsin hoşuna gidebilir. Fakat, İslamiyetin öğrenilmesi, yapılması için para sarf etmek, şübhesiz çok kıymetlidir. İlim öğrenen kimse, nefsine uymakla kendine zarar yaparsa da, herkes onun ilminden faydalanır. Kendini yakarsa da, başkalarının kurtulmasına sebeb olur. İslamiyet, insanların saadetine çalışanları, kendini kurtarmağa çalışanlardan, daha üstün tutmaktadır. İslamiyetin öğretilmesine çalışmak, îman edilecek şeyleri, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitablarında bildirdikleri gibi yaymak ile ve ahkâm-ı islâmiyyeyi, yani Allahü teâlanın emir ve yasak ettiği şeyleri, fıkıh kitablarına uygun olarak bildirmek ile olur. Böyle çalışanlara, beden ile hizmet edenler ve mâl ile, söz ve yazı ile ve duâ ile yardım edenler de, bu sevâba kavuşurlar. Hayırlı, faydalı yerde kullanılmayan mal hakîkatte öldürücü zehirdir. İşe yaramaz bir maldır. Ona bağlananlara, tutulanlara, kurtuluş yoktur. Dünya yaldızlanmış pislik gibidir. Şekerle kaplanmış zehir gibidir. Aklı olan, bu bozuk mala gönül kaptırmaz. Âlimler buyuruyor ki, "Bir kimse, ölürken malının zamanın en akıllısına verilmesini vasıyyet etse, zâhide vermek lâzımdır". Çünkü zâhid, dünyaya rağbet etmez, özenmez, üzerine düşmez. Dünyaya, yani zararlı şeylere düşkün olmaması, aklının çok olduğunu gösterir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.