Allah adamlarının bir ahlâkı da, hanımlarından gördükleri sıkıntılara karşı sabır ve tahammül göstermeleri idi. Onlar, eşlerinden gördükleri her muhalefeti, kendilerinin Cenab-ı Hakk'a karşı olan kusurlarının bir neticesi olarak kabul ederlerdi. Onlar, her ne zaman Allah'a karşı bir kusur işlese, hanımından kendisine karşı bir muhalefetle karşılaşırdı. Bu hal umumî değil, ekseriyet itibariyledir. Peygamberler masum oldukları için, bu kâidenin dışındadırlar. İlk devir Müslümanlarının avam tabakasına gelince, onlar, eşlerinden gördükleri muhalefetleri kendilerinin Allah'a karşı olan kusurlarının neticesi olarak bilmeseler bile, eşlerinin ezalarına yine sabır ve tahammül ederlerdi. Çünkü onların faydası zararından daha çoktu. Allah adamları, kadınların haklarını eksiksiz olarak eda ederlerdi. Adaleti her zaman gözetirlerdi. Hanımlarından muhalefet görmüş olmaları buna engel olmazdı. Fıkıh, ilmihal kitaplarında bildirildiği gibi, karı-kocadan her birinin diğeri üzerinde hakkı bulunduğu ölçüsüne riayet ederlerdi. Bununla beraber onlar, Hazreti Peygamberin, "Sana inanıp emanette bulunan kimseye hakkını ve emanetini edâ et! Sana hıyanet edene hıyanette bulunma!" düsturu ile amel ederlerdi. Ka'b el-Ahbar buyurdu ki: "Zevcesinin ezasına sabreden kimseye Cenab-ı Hak, Eyyûb aleyhisselâmın sevabını verir." Hazreti Ali buyurdu ki: "Kadının kendisini güzel bir şekilde kocasının hizmetine vermesi, Allah yolunda cihad etmesi gibidir." Hasan-ı Basrî buyurdu ki: "Dört şey vardır ki bedbahtlıktır: Evlâdü iyalin çokluğu, malın azlığı, komşunun kötü olması, kadının kocasına hıyanette bulunması." Peygamber efendimiz buyurmuşlar ki: "Kadının gerçek değeri, hayâsı ve iffetiyledir. Eğer Allah kadını hayâ ile örtmüş olmasaydı, o, bir avuç toprağa bile denk olmazdı!" Diğer bir hadîslerinde de şöyle buyurmuşlar: "Allahım! Gaflet sahibinin şerrinden, kötü komşudan, ezâ eden zevceden sana sığınırım!" Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr