Amerikalı reklam yazarı Laura Doyle'un "huzurlu" bir evlilik ile ilgili "deneme yanılma" metoduyla elde ettiği kitap ve seminerlerdeki tespitleri özetle şöyle: "Eğer kocanıza söylediğiniz her şeyi yaptığı takdirde problemlerin biteceğine inanıyor, ya da o küçük bir erkek çocuğuymuşçasına anne tavrı takınıyorsanız eğitilmeniz gerekiyor. Çünkü bu seminerler sizin yeniden beraber gülebilmenizi; para konusunda tartışmaların son bulmasını; dahası yeniden kocanızla büyük bir aşk yaşamanızı sağlayacak!" "Feministler korkmasın evde son sözü erkeğin söylemesi, erkeğin kölesi olmak anlamına gelmiyor. Feministlikte gaye kadının, menfaati, huzuru ise bunlar fazlasıyla sağlanıyor." "Hayatım boyunca kocam John'a hep ne yapması gerektiğini söyledim. Ama ben üsteledikçe, o kendisini geri çekti ve isteklerimin tam tersini yapmaya başladı..." Onu çıldırtan da bu tepkisel tavır olmuş zaten. Şimdi ise çok mutlu; çünkü elbisesinden yemeğine kadar her şeyi artık John seçiyor. Ve sorumluluk duygusundan feragat ettiği gibi onu suçlamaktan da vazgeçerek iç huzuruna kavuşmuş Laura Doyle. KORKMAYA GEREK YOK! Laura Doyle'un en etkili kuralı "sen nasıl istersen..." Birçok kadın için telaffuz etmesi zor bir cümle. Ama tabii ki insanın kendini kocasına teslim etmesinin de kuralları var; en başta tüm alışkanlıklarınızdan ve tavırlarınızdan vazgeçmeniz gerekiyor. "Tek bir tarafın teslimiyeti ürkütücü gelebilir belki ama ödülün mutlu ve tutkulu bir evlilik olduğu düşünülürse hiç de korkmaya gerek yok, buna değer" diye anlatıyor Doyle. Referans olarak "Rutgers Ulusal Evlilik Projesi" tarafından bir süre önce açıklanan bir araştırma sonucunu gösteriyor. Bu araştırmaya göre Amerika'daki evliliklerin yüzde 60'ı boşanmayla sonuçlanıyor. Geriye kalanın yarısını ise; mutsuz olmalarına rağmen evliliği yürütmeye çalışanlar oluşturuyor. Feminizmin aileyi getirdiği nokta bu. O yüzden mutluluk hayalleriyle evlenen insanların bir arada kalabilmeleri ve bu beraberlikten huzur duyabilmek için fedakârlık şart. Bahsi geçen fedakârlıklar ise, Laura'ya göre aslında basit şeyler: "Kocanızın ne giyeceğinden nasıl konuşacağına kadar hiçbir şeyine müdahale etmeyin, onun her an peşinde koşturup duran annesi değil, arzuladığı kadını olun yeter!" Öncelikle yapılması gereken bugüne kadar kadınların nasıl davranması gerektiği konusunda söylenen her şeyi unutmak. Tüm bu "yapılması gerekenler listesi" ne kadar garip gelse de, anlaşılması kolay ama uygulaması bir o kadar zor maddeler içeriyor. DÜZELTMEYİ BIRAKIN!.. Eğer evde gerginlik, stres istemiyorsanız kesinlikle kocanızın hatalarını "düzeltmemeyi" öğrenmelisiniz. Her isteğine evet demelisiniz. Çünkü, her zaman 'evet' diyebilecek arzulu bir kadındır onun hayalini kurduğu. Bir etkili kural da şu: Kocanızın hayatına müdahale etmeyin; fiziksel, finansal ve duygusal denetimi tamamen ona bırakın; düşüncelerine saygı gösterin; kendinizi ifade ederken ona baskı uygulamayın; ve size gösterdiği ilgiyi takdir edin, aldığı hediyeleri coşkuyla karşılayın... Her kararı kocanıza bırakmak ise tüm hayat pratiklerini içinde barındıran bir kural aslında. Kendisini güçlü hissetmesi için para kontrolünün de tamamen kocaya devredilmesi gerekiyor ki her şeye hakim olduğunu hissedebilsin erkeğiniz. Böylece sizin de, başınız rahat olsun, gönlünüz ferah bulsun..." Laura kitabında teslim olmanın sınırsız da olmadığını söylüyor: Uyuşturucu bağımlısı, şiddet yanlışı, güven hissi uyandırmayan ahlâksız erkeklerden uzak durmanızı tavsiye ediyor. "Bu tarz erkeklere 'teslim olmak' bir yana, onlardan uzak durun!" diye uyarıyor. Bu kitap sayesinde şimdi sadece huzurlu, sevgi dolu bir kocaya değil, bol paraya da sahip Laura Doyle. (Huzurun Kaynağı Aile kitabından, Arı Sanat, 0212 520 41 51)