Seyyid Emir Hamza hazretleri talebelerine bir nasihatinde buyurdu ki: Bizim bulunduğumuz bu yol, sıdk ve doğruluk üzerine kurulmuştur. Muhterem babam Seyyid Emîr Külâl, "İnsanların Hakk'a kavuşmaktan mahrum kalmalarının sebebi, İslâmiyete tam uymadıklarındandır" buyururdu. Bunun için önce îtikâdı düzeltmek lâzımdır. Bizim yolumuzda olanlar, Resûlullah efendimizin sünnetine uyarlar. Yâni İslâmiyete uyarlar. Haram işlerden ve haram yemekten sakınırlar. İnsanların yükünü çekip, kimseye yük olmazlar. Şöhretten sakınırlar. Müslümanlara acıyarak, onlara yumuşak davranırlar. Dâimâ Allahü teâlâdan korkarlar ve günahlarının affedilmesi için yalvarırlar. Gıybet etmezler. Dünyâya, dünyânın rahatlığına ve zînetine güvenmezler. Sâlihlerin ve Eshâb-ı kirâmın yolunda ve onların ahlâkı üzere olurlar. Ey talebelerim! Dâimâ namaz vakti ne zaman girecek de namaz kılacağım diye bekleyin. Abdesti, namaz vakti girmeden alınız. Namazı huşû ve hudû ile kılınız ve Allahü teâlâdan korkunuz. Namaz vaktinde hiçbir şeyle meşgûl olmayınız. Nitekim Resûl-i ekrem, "Vakit geçmeden namaza, ölüm gelmeden tövbeye acele edin" buyurdu. Elinizden geldiği kadar hiçbir kimseye hakâret gözü ile bakmayınız. Çünkü o, Allahü teâlânın katında sizden daha makbûl olabilir. Birbirinizi çok seviniz. Sevdiğiniz kimse, Allahü teâlânın dostlarından biri olabilir. Buna çok dikkat ve gayret ediniz. Kimseye dünyâlık için tâzim etmeyiniz ki, dîniniz dünyâ uğruna gitmesin. Birisi size husûmet, düşmanlık ederse, onunla meşgûl olmayınız. Çünkü husûmetin sonu gelmez. İnsanların sevgisine de aldanmayınız! Zîrâ bu sevgileri devamlı değildir. İnsanların elinde olana tamah etmeyiniz. Allahü teâlânın size verdiğine kanâat ediniz. Çünkü tamah eden, dâimâ sıkıntı ve üzüntü içinde olur. Kanâat eden de, her zaman neşeli ve rahattır. İnsanlardan ve makamlarından yardım beklemekten ümîdi kesip, yardımı Allahü teâlâdan beklemelidir. Başkalarından yardım bekleyen kimse, insanlar yanında hor görülür. Tamah etmeyi bırakan kimse, dünyâda da, âhirette de azîz ve mükerrem olur. Birinin size karşı kusûru olursa, şikâyet etmeyin. Kabahati kendinizde arayın. Dâimâ özür dileyici olun. Kimsenin ayıbını aramayın. İnsanlardan bir sıkıntı gelirse, affedin. Karşılığında iyilik yapmaya bakın. Biri size hürmet göstermezse, sakın ondan dolayı hatırınız kırılmasın. Bir kimse size saygı gösterir ve sizden iyi olarak bahsederse, ona sevinmeyin. İnsanların övmelerini ve kötülemelerini aynı tutarsanız, felâket uçurumuna düşmezsiniz. Size bir acı haber gelir veya hasta olursanız, Allahü teâlâdan râzı olmaya dikkat edin ve Allah'a hamd edin. Ne kadar hasta olsanız, ayağa kalkamayacak hâlde bulunsanız da, namazı kazâya bırakmayınız. Hastalığınızı, günahlarınıza keffâret biliniz. Her gördüğünüzle değil, îcâb edenlerle konuşun. Konuşmak îcâb ederse, yavaş konuşun. Birisi sizinle konuşursa, onu iyi dinleyin. Güldürücü sözler konuşmayın. Mecbur olmadıkça insanlardan bir şey istemeyin. İsterseniz, az isteyin. Hiç kimseye zulüm ve günahta yol göstermeyin. Evinizde iyi ahlâklı olun. Düşünerek söz söyleyin. Hürmet ehli, kendisine hürmet gösterilenler sizi yanına çağırırsa, onunla mağrûr olmayın. Dünyâyı sevenlerden kaçın. Elden geldiği kadar ilmiyle amel eden âlimlerin sohbetinde bulunun. İlim öğrenmekten bir adım geri ve uzak durmayın. Zîrâ ilimsiz amel, şeytanın oyuncağı olur. İlminiz azsa, onunla amel edin, çoğalır. Her işte esas, ilim ve takvâdır. Îmândan güzel hiçbir nîmet yoktur. Allaha ibâdetten daha iyi amel, iş yoktur. Ölümden iyi ibret yoktur. ---------------------------------------- Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29