Ebû Hüreyre'den "radıyallahü anh" rivâyetle Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Kötü zandan uzak olunuz. Çünkü kötü zan sözlerin en yalanıdır. Kimsenin aybını araştırmayınız. Kimseyi kıskanmayınız. Kimseye buğz ve düşmanlık etmeyiniz. Kimseye arkanızı dönüp yüz çevirmeyiniz. Allahın kulları, ve birbirinizin kardeşi olunuz" Başka bir rivâyette de, "Her şeyin en iyisini kendi tarafınıza çekmeyip kardeşlerinizle ortak olup paylaşmayı biliniz!" buyurmuştur. Yine hadîs-i şerîf buyuruldu ki, "Cennetin kapıları Salı ve Perşembe günleri açılır. Hak teâlâ müslümanlara, iki kimse hariç bağışta bulunur. Bu iki kimse birbirlerine düşmanlık yapmışlardır. Allahü teâlâ, 'Sulh edene kadar bunları bırakınız' buyurur." "Kıyâmet günü bir kimse diğerini tutar. O kimse de, 'Senin benimle ne işin var? Ben seni tanımıyorum.' Tutan kimse der ki, 'Ben çirkin bir iş yapıyordum. Sen beni gördün, bir şey demedin.' der." Buradan anlaşılıyor ki nehy-i münker, yanî çirkin iş yapanları uyarmak farzdır. Ancak bunun şartları vardır. Mesela, kabul etmeyeceğini bildiği kimseye nehy-i münker yapılmaz. Peygamberimiz, "İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Allah rahmet etmez" buyurdular. Abdullah bin Ömer'den "radıyallahü anh" rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Resûlullah, "Allah merhametli olanlara rahmet eder. Yerdekilere rahmet ediniz ki, göktekiler de size rahmet etsin" buyurmuştur. Yine, "Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimizin hakkını tanımayan bizden değildir" buyurmuştur. Ümmü Gülsüm bin Ukbe'nin "radıyallahü anhâ" rivâyetiyle bildirilen bir hadîs-i şerîfte Resûlullah Efendimiz, "İnsanların aralarını bulan, iyi söyleyen ve iyi haberler ulaştıran kimse yalan sözlü olamaz" buyurmuştur. Yine bir hadis-i şerifte, "Yalan söylemek câiz değildir. Ancak üç yerde söylenebilir: Hanımını hoş tutmak için, hıyânet olmaması için harpte kâfirlere karşı ve insanların arasını bulmak için!" buyuruldu.