Dün, Almanya'daki Dünya Kupası maçlarında 500 bin kadının cinselliğinin istismar edildiğinden, "modern köle" olarak kullanıldığından bahsetmiştim. Ben zannederdim ki, Dünya Kupası, Dünya Olimpiyat gibi oyunlada sadece spor yapılır ve seyredilir. Böyle değilmiş, mahalli idarenin binlerce kişiye kapalı ve yarı açık genelevi sunma görevi de varmış! Bu sunumların, insanoğlunun maneviyattan, dinin kontrolünden çıktığında neler yapabileceğini göstermesi bakımından çok ibretli. İşin tuhafı bütün bunları, özgürlük ve medeniyet adına yapmaları. Bir taraftan kadın haklarından bahsederlerken diğer taraftan kadını "seks kölesi" yapmaları. İnsanı insan yapan, hayvanlardan ayırt eden hayayı, ahlakı yok ediyorlar; bunu da insanlara hizmet olarak sunuyorlar. İşin garibi bu tür istismarlara kadın haklarını savunan derneklerden ciddi bir tepki gelmemesi!.. Demek ki olup bitenden herkes memnun! Nitekim Dünya Kupası maçlarında fuhşun önlenmesi için tedbir alınması teklifine, FIFA Başkanı Josepp Blatter, kurumun kadınları koruma gibi bir görevlerinin olmadığına dikkat çekerek, bu talebi reddetti. O zaman, kadınları kim koruyacaksa onun devreye girmesi gerekmez mi? Yok ki, olmayan kurum nasıl devreye girsin! Batı'nın, ahlaksızlığa kapılarını açması, sadece bu Dünya Kupası maçları ile sınırlı değil tabii ki. Her türlü kültürel, sportif faaliyetlerde bu tür ahlaksızlık organizasyonun bir parçası haline gelmiş. Kültürel, sportif, ticari... her yerde kadın istismarı var. Ahlaksızlık, fuhuş, her türlü sapıklık Batı medeniyetinin bir parçası haline gelmiş. Doğu Avrupa ülkelerinden her yıl yüz binlerce kadın fuhuş için Batı Avrupa ülkelerine getiriliyor. AB tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Doğu Avrupa ülkelerinden getirilen yaklaşık 500 bin kadını fuhşa zorlayan şebekelerin toplam geliri her yıl yaklaşık 15 milyar euroyu buluyor. Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre: "Yüzlerce kadın, fuhşu örgütleyen çeteler tarafından oradan oraya götürülüyor ve esir muamelesi görüyorlar." Böylece, 21. yüzyılda "modern kölelik" resmen doğrulanmış oluyor. Avrupa'daki yabancı hayat kadınlarının çoğu geçim sıkıntısına düşmüş Rusya, Litvanya, Polonya, Ukrayna ve Bulgaristan'dan getiriliyor. Araştırmada, fuhşa zorlanan kadınların çoğunun ölümle tehdit edildiği, tecavüze uğradığı ve sürekli baskı altında tutulduğu, fahişelik yapan her 2 yabancı kadından birinin kandırılarak bir Batı Avrupa ülkesine getirildiği ifade edildi. Batı'da aile hayatı artık bitti. Cinsî hayattaki sapıklık hayvanlarda bile yok. Ailenin olmadığı yerde nüfus artışı da olmaz. Bunun için Batı'da nüfus hızla azalmaktadır. Batı ülkeleri, görülen bu düşüşü artıya çevirmek için, aile hayatı özendirilmeye çalışılmakta, teşvikler verilmektedir. Diğer traftan da, "cinsel özgürlük" adı altında nüfus artışının kaynağı olan aileyi yıkıcı her türlü ahlaksızlıkların önü açılmaktadır. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Peygamber Efendimiz de, ahir zamanda fuhşun, zinanın çok yayılacağını, sokaklarda, caddelerde alenî olacağını haber veriyor. Hatta yoldan geçenlerin, "yolun kenarına çekilin de, yürümemize mani olmayın" diyeceği bildiriliyor. Artık hızlı bir şekilde, o günlere gittiğimiz anlaşılıyor. İnsanlar insani değerlerden hızla uzaklaşıyorlar. Bunların hali ayet-i kerimede şöyle bildiriliyor: "Onlar hayvan gibidirler; hatta hayvandan daha aşağıdırlar." (Furkan,44). > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.mehmetoruc.com