Eshâb-ı kirâmdan sonra gelen müctehidlerin en büyüğü, İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfedir. Bu büyük imâm, her hareketinde, vera' ve takvâ üzere idi. Her işinde Peygamber Efendimize tam ma'nâsı ile tâbi' idi. İctihâd ve istinbâtda, öyle yüksek bir dereceye ulaşmıştı ki, buraya kimse varamadı. Kendisinden daha önceleri, daha âlim ve daha yüksek kimseler geldi ise de, onların zamanında sapıtmalar yayılmamış olduğundan, doğruyu ayıracak mi'yârlar hazırlamamışlar, diğer daha kıymetli işlerle uğraşmışlardır. İmâm-ı Şâfi'î hazretleri, İmâm-ı a'zamın ictihâdının inceliğinden, az birşey anlıyabildiği içindir ki, "Bütün müctehidler, İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfenin çocuklarıdır" demişdir. İsâ aleyhisselâm, kıyâmete yakın bir zamanda, gökten inerek, Muhammed aleyhisselâmın dînine göre hareket edecek ve Kur'ân-ı kerîmden ahkâm çıkaracaktır. İslâm büyüklerinden imâm-ı Muhammed Pârisâ hazretleri buyuruyor ki: "İsâ aleyhisselâm gibi büyük bir Peygamberin, ictihâd ile çıkaracağı bütün ahkâm, Hanefî mezhebindeki ahkâma benziyecek, ya'nî, İmâm-ı a'zamın ictihâdına uygun olacaktır". Bu da, İmâm-ı a'zamın ictihâdının, ne kadar çok isâbetli ve doğru olduğunu bildiriyor. Evliyâ, kalb gözleriyle, Hanefî mezhebini, büyük deniz gibi, diğer mezhebleri, ufak dereler, ırmaklar gibi görmüş olduklarını söylemişlerdir. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretleri, ictihâdında da sünnete tâbi' olmakta, herkesten ileri gitmiş, Mürsel hadîsleri bile, Müsned hadîsler gibi, sened olarak almıştır ve Eshâb-ı kirâmın sözlerini, kendi görüşlerinin, buluşlarının üstünde tutmuştur. Onların, Peygamberimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" yanında, sohbetinde bulunmak şerefi ile kazandıkları derecelerin büyüklüğünü, herkesten daha iyi anlamıştır. Diğer hiç bir müctehid böyle yapamamıştır. İmâm-ı a'zam için, "kendi görüşü ile ahkâm çıkarıp, Kur'ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere bağlı kalmamıştır" diyenler, yeryüzünde asırlardan beri ibâdet etmekte olan milyonlarca Müslümanı, yanlış ve uydurma yolda bulundurmakla ve hattâ Müslümanlıktan ayrı kalmakla lekelemiş oluyor.