Nuh aleyhisselam dokuzyüzelli sene peygamberlik yapmıştır. Nitekim Ankebût suresinin 14 ve 15. ayet-i kerimelerinde mealen buyuruldu ki: "Biz Nuh'u, onları imana davet etsin diye kavmine peygamber olarak gönderdik. O, kavminin arasında dokuzyüzelli sene kaldı. Nihayet davetinin tesiri olmayınca, onlar zulümde devam edip dururlarken, kendilerini tufan yakalayıverdi. Nuh'a ve gemide onunla beraber olan müminlere tufandan kurtuluş verdik ve onu, gemiyi ve tufan hadisesini âlemlere ibret kıldık." Âlimlerimiz Nuh aleyhisselamın ümmeti arasında dokuzyüzelli sene kaldığının bildirilmesindeki hikmet ve faydayı şöyle anlatıyorlar: "Kureyş kâfirlerinin İslâma girmemesi ve müşriklikte ısrar etmeleri sebebiyle, Resulullah efendimiz çok üzülüyordu. Bu sebeple Allahü teâlâ sevgili Habibini teselli buyurarak, Nuh aleyhisselamın, kavmi arasında 950 sene kaldığını, onları hak dine davet ettiği hâlde, pek az kimsenin ona inandığını, buna rağmen onun sabrettiğini bildirdi. Muhammed aleyhisselamın ise, Hz. Nuh'a göre kavmi arasında daha az kaldığını; iman edenlerin ise daha çok olduğunu, bu bakımdan Onun sabretmeye daha layık olduğunu bildirerek teselli buyurdu. Yine bu ayet-i kerimede; "... onlar zulme devam edip dururlarken, kendilerini tufan yakalayıverdi" buyurdu. Burada bir incelik vardır. Allahü teâlâ sadece zulümden dolayı azap etmez. Böyle olsa idi, önceleri zulmedip, sonra tövbe edene de azap ederdi. Fakat durum böyle değildir. Allahü teâlâ, ancak, zulümde ısrar edildiği zaman azap eder. Nitekim Allahü teâlâ, onları, zulme devam ettikleri için helak etti. Yoksa zulmü terketselerdi, Allahü teâlâ onları helak etmezdi. Şüphesiz ki her peygamber ümmetine, Allahü teâlânın bir nimeti ve rahmetidir. Bu nimetin şükrünü, iman ederek yerine getirmeyenler, küfrân-ı nimette bulunanlar helak olmuşlardır. Zira kavuştuğu nimetin kıymetini bilmeyenler, daima felakete mâruz kalmışlardır..." Kur'an-ı kerimin bu beyanı, Peygamber efendimize bir teselli ve inkârcılar için de küfürden sakındırma ve bir tehdittir. Nuh kavminin, inananlara yaptıkları işkenceler, tarih boyunca, bütün inananlara uygulanmıştır. Nitekim şiddetli rüzgâr ile helak edilen Âd kavmi, sayha, şiddetli ses ve gürültü ile helak edilen Semûd kavmi, Hz. İbrahim'in kavmi olan Keldanîler, Lût kavmi, eshab-ı Ress, eshab-ı Medyen, eshab-ı Eyke ve Kavm-i Tübba gibi nice kavimlere peygamberleri hüccet ve apaçık mucizelerle geldiler. Fakat bunlar inanmadılar, alay ettiler ve inananlara da işkence ettiler.