Mûsâ aleyhisselâm, Tûr-i sînâda Hak teâlâ hazretleri ile mükâleme ederken, "Yâ Rabbî! Âhırette benim komşum kimdir?" diye sordu. Hak teâlâ buyurdu ki: "Yâ Mûsâ! Senin komşun, falan yerde, falan kasaptır!" Mûsâ aleyhisselâm kasabın yanına gitti ve kendisini tanıtmadan, "Beni misâfir eder misin?" dedi. O da kabul etti. Yemek zamanı gelince, kasap, bir parça et pişirdi. Duvarda asılı zembili aşağı alarak, orada bulunan ve sâdece kemiklerden ibâret bir kadına et ve su verdi. Üstünü başını temizleyip, zembile koydu. Mûsâ aleyhisselâm sordu: "Bu senin neyindir?" Kasap, "Annemdir. İhtiyâr olup bu hâle geldi. İşte her sabâh, akşam kendisine böyle bakarım" dedi. Kasap, annesine yemek verirken, o zayıf ve âciz annesinin, "Yâ Rabbî! Oğlumu Cennette Mûsâ aleyhisselâma komşu eyle" diye dua ettiğini Mûsâ aleyhisselâm duymuştu. Kasaba, "Ey kasap! Ben Musa'yım... Seni Allahü teâlâ affederek, bana komşu eyledi" diye müjde verdi. Anaya, babaya ve hocaya ve devlete isyân etmek, karşı gelmek câiz değildir. İslâmiyyetin yasak ettiği birşeyi emir ederlerse, isyân etmemeli, suç ve günah işlememelidir. Ana-babaya iyilik etmek, onları zarardan ve sıkıntıdan korumak farz-ı ayndır. Cihâda gitmek ise, farz-ı kifâye olduğundan, ana-babadan izin olmadıkça harbe gitmek helâl olmaz. Ana-baba kâfir de olsalar, onlara iyilik etmek, hizmet etmek farzdır. Ticâret, hac ve ömre için ana-babadan izinsiz sefere gitmek câizdir. İlim öğrenmek için gitmek de öyledir. Zîrâ bunlarda, harb gibi, ölüm tehlikesi olmadığından, ayrılık hüzünleri, kavuşmak ümîdi ile zâil olur. Ana-babanın ve hocanın günaha sokacak olan emrlerine itaat lâzım değildir. Meselâ, hırsızlık için veya birini öldürmek için veya yol kesicilik için veya zinâ için bir kadını bir yere gönderirlerken, orada buna mâni olabilecek bir adam bulunsa, fakat bu adamın mâni olmasına anası-babası müsaade etmese, bunları dinlemeyip mâni olması lâzımdır. Zîrâ, günaha mâni olmak farz-ı ayndır. Ana-babaya itaat ise, günah olmıyan emirleri için, farzdır. Ana-babanın farzı terk ettirmesi günah olduğundan bu emirleri yapılmaz. Nisâ sûresi ellidokuzuncu âyetinde meâlen, "Ey mü'minler! Peygamberime "sallallahü aleyhi ve sellem" ve sizden olan, âmirlerinize itâ'at ediniz!" buyuruldu.