Müslüman olmada zorlama yoktur

A -
A +

Dün, aklın ve naklin dinimizdeki yerinden kısaca bahsetmiştik. Papa'nın ezeli İslam düşmanlığını yansıtan konuşması bir bakıma faydalı da oldu, denebilir. Çünkü Müslümanların uyanmalarını, gerçeği görmelerini sağladı. Bundan önceki Papa 2. John Paul'un Müslümanlara sinsice yaklaşımları, İslam alemine yönelik sözde hoşgörü ve barış mesajları Vatikan'a, Papalığa karşı bir sempati uyandırmıştı. Hıristiyanlığın da hak din olduğu, mensuplarının Cennete gideceği iddiaları yayılmaya başlanmıştı. Çok şükür Diyanet'in, "Hak din sadece İslamiyettir, diğer dinler batıldır, geçerliliği kalmamıştır" açıklaması ve hutbelerde bu konuya geniş yer verilmesi Vatikan'ın bu sinsi oyunu bozdu. Aslında bundan önceki Papa'nın İslam düşmanlığı şimdikinden daha fazlaydı. Müslümanların Hıristiyanlara karşı 14 asırlık bakışını, inancını değiştirmek, böylece İslamiyeti içerden yıkmak için dostmuş gibi göründü. Yeni Papa'nın son çıkışı ile, "Küfür tek millettir" hadis-i şerifinin hükmü bir defa daha tecelli etti. Müslüman alemi, Hıristiyanlaların Müslümanlara bakışında değişiklik olmadığını, düşmanlıkta azalma değil artma olduğunu, bunlardan dost olamayacağını açıkca anladı. İmanın alameti olan "Hubbi fillah ve Bugd-ı fillah" inancını tazeledi. Dün, bugün için, İslamiyette zorlamanın, şiddetin olmadığından bahsedeceğiz, demiştik. İslamiyette şiddet, zorla Müslüman yapma olsaydı, bugün Ortadoğdu'da, Anadolu'da, Balkanlar'da hiçbir gayrimüslimin olmaması lazım gelirdi. Müslümanlar, geçmişte bu bölgelerde bunu yapacak güçteydiler, hiçbir devlet gücü buna mani olamazdı. Buna rağmen, bunlara din değiştirmeleri için zorlama yapılmadı, sadece İslamiyet tebliğ edildi, Müslüman olan oldu, olmayan korkusuzca dinini yaşamaya devam etti. Buna karşılık Hırisityanlar ne yaptı? Avrapa'ya insanlığı, Medeniyeti getiren ve İspanyada 800 yıl hüküm süren Endülüs devletini yıkıp, Müslüman olan halkı Hıristiyan olmaya zorladılar, kabul etmeyenleri bir kişi kalmayana kadar katlettiler. Müslümanlıktan iz bırakmadılar. Sadece Müslümanları değil, Yahudileri hatta farklı mezhepten olan dindaşlarını bile hunharca katlettiler. Sadece Endülüs mü ne gezer? Haçlı seferlerinde, İstanbul'da yüz binlerce Ortodoks Hıristiyanı, Kudüs'te yüz binlerce Müslümanı ve Hıristiyan'ı kılıçtan geçiren onlardı. Roma meydanında insanları diri diri yakan da onlardı. Bunların hepsinin arkasında da Vatikan vardı. Müslümanlar arasındaki Hıristiyanlar ise, Peygamber efendimiz zamanından beri her devirde, devlete baş kaldırmadıkça, Müslümanlar arasında rahat ve huzur içinde yaşamışlar, Müslümanlar her zaman onların hakkını hukuku korumuş, hatta gayrimüslimin hakkı Müslüman hakkından daha önemli tutulmuştur. Bunun sayısız örnekleri vardır. Mesela, Belgrad'ın fethinde Şeyhülislam, yerli halka zarar verilmemesi için padişahın karşısına dikilmiş ve halka verilecek zararın hesabını Allaha veremeyeceğini, halkın kendisine Allahın emaneti olarak verildiğini söyleyerek padişahtan askerin halka zarar vermesine mani olmasını istemiştir. Bursa müzesi arşivinde ise ikiyüz sene öncesine ait bir mahkeme kaydında şöyle ibretli bir hadise anlatılıyor: Altıparmak'ta bir Yahudinin arsasına câmi yapılıyor. İş mahkemeye düşüyor. Arsanın Yahûdiye ait olduğu anlaşılınca mahkeme, câminin yıkılmasına, arsanın Yahûdîlere verilmesine karâr veriyor. Adâlete bakınız! Bütün bunlar, gerçek ahlâkın, yüksek ahlâkın eseridir. Bu yüksek ahlâkın kaynağı da Resûlullah efendimizdir. >> Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.mehmetoruc.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.